mahkeme karariBlog yazılarıma yılbaşı öncesi iş yoğunluğundan dolayı ara verdiğim dönemde hayat, tüm hızıyla, acı-tatlı sürprizleri ile devam etti. Hem Home Office’den hem de mahkemeden sizlerle paylaşmak istediğim çok ilginç ve önemli kararlar var. Tüm bunları sizler ile ilerde ki haftalarda paylaşmaya çalışacağım. Sanırım Noel ve yeni yıl tatilleri yeni blog yazılarını sizinle paylaşabilmem için iyi bir fırsat olacak.

Bugün mahkeme kararlarını incelerken, aylar öncesinde sizlerle paylaştığım bir blog yazımı destekleyen bir yüksek mahkeme kararına rastladım. Mahkeme henüz yeni görülmüş ve Aralık ayı başında karar yayınlanmış. Mahkemeye konu olan davacı Türk vatandaşı, Home Office’in verdiği red gerekçesine karşı açtığı birinci düzey mahkemeyi kaybettiği için, davayı yüksek mahkemeye taşımış, maalesef, yüksek mahkeme de birinci düzey mahkemenin kararını uygun bulup, davayı red etmiş. Türk vatandaşı arkadaşımız adına oldukça üzücü olan bu kararın temeli, Home Office’in sahte evrakla yapılan başvuruya red vermesi üzerine kurulu.

Maalesef dava red edildiği için, davacının önünde fazla bir seçenek kalmamış durumda.

Dava ve mahkeme gerekçesine şu adresten ulaşılabilir:  https://tribunalsdecisions.service.gov.uk/utiac/decisions/ia-18355-2012-89ec11f2-1d1a-4a43-909e-8a3f7e53a633

Hukuki terimlere yabancı olan veya mahkeme kararını okumak için yeterli zamanı olmayanlar için, durumu özetlemek istiyorum;

Davacı, aracı bir danışmanlık şirketi kullanarak Ankara Anlaşmasına başvuruyor. İş planına göre, özel gitar dersleri vermeyi ve müzisyen olarak çalışmayı düşünüyor. Home Office, başvuruyu 2 temelde red ediyor:

1- Finansal temeller
2- Başvuruda sahte evrak kullanılması

Finansal temellerin ne olduğu mahkeme kararında çok açık olmadığı için bu konuda yorum yapamayacağım ve sizleri bilgilendiremeyeceğim. Ancak, sahte evrak kullanımında söyleyecek çok sözüm var.

Önceki blog yazılarımda, sahte evrakla yapılan başvuruların hem danışmanların hem de başvuranların başını çok ağrıttığını defalarca yazmıştım. Sahte evrak kullanımı o kadar aleni yapılmakta ki, bazı firmalar gazetelere çarşaf çarşaf ilanlar vererek (…herşeyi biz hazırlıyoruz, sizin bir şey yapmanıza gerek kalmıyor) diyerek, başvuruda tamamen kendilerinin hazırladıkları evrakları kullanacaklarını ima ediyorlar. Bir aracı kuruluş, Ankara Antlaşması gibi çok ciddi bir vizede, başvuranların kişisel evraklarını kullanmadan, başvuranı yormadan başvuru dosyasını nasıl hazırlayabilir? Örneğin, başvuranın diplomasını veya Türkiye’de ki SSK kayıtlarını nasıl temin edebilir? Hemen söyleyelim; yapamaz!Yaparsa da sahte evrak dışında birşey kullanamaz…

Aslında, bu tür firmalara fazla bir şey söyleyemiyorum. Bunların yaşamasına olanak veren ve onların prim yapmasına sebeb olan yine bizim kendi insanlarımız değil mi? Yorulmadan vize almayı hayal eden, ucuza hatta neredeyse yok pahasına çok önemli hukuki hizmet almayı ümit edenler, bu tür hayal tacirlerine hayat veriyorlar. Başlarına çorap örüldükten sonra da, yukarıdaki davacı gibi, sorunu çözebilmek için onbinlerce Sterline varan mahkeme masraflarını karşılamak ve hatta bu masraflara karşılık mahkemelerde yine başarısız olup, sınırdışı edilme riskiyle karşı karşıya kalıyorlar.

Sahte evraklarla vize alan firmalardan birinin, geçen şubatta kapatıldığını ve bu firmaya başvuran müvekkillerin tamamının dosyasının Home Office tarafından titizlikle yeniden incelenmeye alındığını sizinle daha önce paylaşmıştım. Yukarıdaki davacının durumundan anlaşılan, benzer hayal tacirleri sadece bir firma ile sınırlı değil malesef.

Davacı, her ne kadar mahkemede, kullanılan sahte evraklardan haberdar olmadığını iddia etmişse de, bu iddiası mahkeme tarafından inandırıcı bulunmamış. Çünkü mahkemeye göre, başvuru formuna imza atmakla, başvuruda kullanılan evrakların doğruluğunu da kabul etmiş oluyorsun, yani suçu bir başkasına yükleyemiyorsun.

Bu yüzden, Aman dikkat! diyerek yeniden uyarmakta yarar buluyorum. Seçtiğiniz aracı firmaya veya avukata lütfen dikkat edin! Evrakları sizin adınıza hazırlarım diyen ve bunu teklif edenlere karşı çok dikkatli  olun.


Tamer Ulay

Tamer Ulay, İngiltere ve Avrupa Birliği göçmenlik hukuku uzmanı olarak, Londra merkezli Garth Coates Göçmenlik Hukuku firmasında yönetici dosya uzmanı görevini sürdürmektedir. Bu blog sitesinin yöneticileri ve yazarlarından biri olarak, göçmenlik yasalarında olan değişiklikleri, vizelerde yaşanan sorunları ve İngiliz göçmenlik mahkemelerinin kararlarını bilgisayar ekranlarınıza taşıyor. Sektörde yaklaşık 30 yılı aşkın deneyimiyle sadece İngiltere'ye yönelik göçmenlik başvurularına değil, aynı zamanda başta Portekiz ve Yunanistan olmak üzere, Kıbrıs, İtalya ve İspanya'da gerçekleştirilen altın vize ve yerleşim başvurularına da yanıt vermektedir. Tamer Ulay, aynı zamanda AB ve Karayip Adaları'ndaki oturma izinleri ve çifte vatandaşlık programlarına odaklanan Coates Global firmasının üst düzey yöneticisi ve iş geliştirme direktörüdür. 'Vizesiz Dünya' blog sitesi hakkındaki eleştiri ve yorumlarınızı, Avrupa Birliği ülkeleri ve İngiltere'ye yönelik göçmenlikle ilgili taleplerinizi Tamer Ulay ile paylaşmaktan çekinmeyin. İletişim: Email: tamerf@garthcoates.com Whatsapp: +44 791 612 05 44