Hatırlayacağınız üzere, önceki yazımda bakanlık memurlarının Temmuz ve Ağustos ayında başvuranların dosyalarını atlayarak, Eylül ayındaki dosyaları incelemeye başladıklarını, dolayısıyla 6 ay olan bekleme süresini hileli bir şekilde 4 aya düşürdüklerini açıklamıştım.
Son yazımdan bugüne geçen 2 aylık zaman içinde, yetersiz memur sayısı nedeniyle Eylül ayındaki dosyaları zorlukla bitirebildiler. Eylül dışında, yani Temmuz, Ağustos, Ekim ve Kasım aylarında başvuranların önemli bir kısmının dosyasına dokunamadılar bile.
Bakanlık, bekleme süresinin yeniden ve hızlı bir şekilde uzamaya başladığını görünce, daha radikal bir karar aldı. Aralıktan önce başvuranların zaten yeterince zaman kaybettiğini düşünerek, yeni başvuranların zaman kaybetmelerinin önüne geçmek ve bekleme süresini 2 ayın altına düşürme başarısında bulunduklarını istatistiksel bilgi olarak verebilmek amacıyla, geçtiğimiz Ocak ayındaki dosyaları incelemeye başladılar.
Şimdi Parlamentoda soru önergelerine ve milletvekillerinin yazılı isteklerine verdikleri yanıtlarda, Ankara Anlaşmasında bekleme süresini 2 ay olarak açıklayabilecekler. Gerçek anlamda muhteşem bir başarı (!).
Aralık ayından önce başvuran, hatta ve hatta çok daha öncesinde Temmuz ve Ağustos ayında başvurup halen yanıt alamayanların, kendilerinden aylar sonra başvuranların yanıt aldıklarını duyduklarında yaşayabilecekleri psikolojik yıkıntıyı tahmin edebiliyor musunuz?
0 yorum