Bakanlığa Karşı Kazanılan Bir Başka Zafer

Uzun zamandır yoğun iş ortamında daha önce yazmaya fırsat bulamadım ancak geçen hafta, İçişleri Bakanlığı’nın müvekkillerimizden birine verdiği red kararına karşı, yüksek mahkemeye yaptığımız itirazımız kabul edildi.

Mahkeme hakimi, hazırladığımız savunmayı yasalara uygun bularak,  Bakanlık red kararını iptal ettiğini ve itirazımızı kabul ederek vize verilmesi için karar verdiğini açıkladı. Normalde İngiltere’de hakimler mahkemeden yaklaşık 2 hafta sonra kararlarını açıklarlar ancak firmamız sahibi olan Garth Coates’in hazırladığı savunmayı mahkeme hakimi beğenmiş olmalı ki, mahkeme sonunda ne karar vereceğini müvekkilimizin önünde bize açıkladı.

Tabii, bu karar Home Office’e yani Ingiltere İçişleri Bakanlığı’na karşı kazandığımız ilk zafer değil. Şimdiye kadar dava kaybettiğimizi hatırlamıyorum, neredeyse tüm davaları kazandık ancak geçen hafta kazandığımız son dava, gerçek anlamda çok zor bir davaydı.

Dava konusu, Nijerya Vatandaşı M Z B-K’in, 10 yıllık yasal kalış süresi sonunda yaptığı süresiz oturma izninin red edilmesine karşı yapılan itirazı içeriyordu. M, 2002’den beri öğrenci vizesi ile ülkede kalmaktaydı. 10 yıllık yasal süresini doldurduğu Ocak ayında süresiz oturum iznine başvurdu ancak yaptığı başvuru bakanlık tarafından red edildi.

Red gerekçesi, M’in, 2002’den bugüne ülkede 3 defa overstayer (vize süresi bittikten sonra) kalmaya devam ettiğini, dolayısıyla İngiltere’de sürekli ve yasal olarak 10 yıl kalmadığı tezine dayanıyordu.

AG (Eritrea) v Secretary of State for the Home Department [2007] EWCA Civ 801, davasının kararına referans verilen firma sahibimiz Garth Coates’in hazırladığı savunma, Avrupa İnsan Hakları Bildirgesinin 8. maddesine dayanıyordu. Garth, savunmada, müvekkilimiz M’in İngiltere’de 10 yıl boyunda edindiği arkadaş, iş ve sosyal çevreye dikkat çekiyor, M’in ülkesine dönmesi durumunda, iş, arkadaş ve sosyal çevresinden mahrum edileceğini ön plana çıkarıyordu.

Bunun dışında, M’in, hiç bir zaman overstay (vize süresi dışında) yasa dışı olmadığını düşündüğünü, bakanlığın da elinde delil olmadan, overstay olmayı red gerekçesi olarak kullanamayacağı savunmada belirtildi.

Aslında 11 sayfadan oluşan dava savunması, benzer başvurularda red alanlara örnek olacak nitelikte. Burada yer darlığından tüm savunmayı yazmam imkansız, ancak gerçekten zor bir davanın başarılı bir şekilde kazanılmasının hazzını  tüm çalışanlarla birlikte yaşıyorum. Garth’in mucizevi başarılarından birini daha müvekkilimizin yaşaması, onun ve ailesinin sevinci de bize fazlasıyla yetiyor.

Bundan sonra 10 yıllık süresiz oturum izni (Indefinite) başvurularında bakanlığın daha dikkatli karar vereceğine tabii ki hiç şüphem yok.