Bugün itibarıyla, Ingiltere’den Ankara Anlaşmasına başvuranlardan “biometric” kayıt alınacağı açıklandı. Bu, Ankara anlaşmasına başvuranlardan parmak izi alınacağı ve başvurusu kabul edilenlere vize belgesi yerine “residence card” kimlik kartı verileceği anlamına geliyor.
Geçen yıl bu blogda da paylaştığım üzere, Ankara anlaşmasında mülakat sistemine geçilmesi bakanlığın gündemine geldi. Bakanlık, önümüzdeki aydan itibaren Ankara Anlaşmasına başvuranları tek tek mülakata alınıp, yapacakları iş konusunda sorgulanacak.
Home office’deki üst düzey görevlilere göre, mülakat sistemi ile Ankara Anlaşmasını suistimal edenlerin vize alması engellenecek, iş yapıyormuş gibi görünüp, aslında başka yerlerde işçi olarak çalışanların önüne geçilecek. Ancak, 1973’de yeri olmayan bu yeni uygulamaların, Ankara anlaşmasına başvuranların büyük oranda red almasına neden olacağı apaçık ortada, zira, 1973’te geçerli göçmenlik kanununa göre, Home Office yetkilileri, vize verip vermemede inisiyatif kullanabilirler. Ankara Anlaşmasını az çok bilen avukatlar, bu inisiyatif kelimesinden Home Office’in ne anlam çıkaracağının da farkındalar.
Birincisi, mülakat esnasında başvurana, yapacağı işle ilgili ya da o işe yönelmesine neden olan sebeplerle ilgili, örneğin önceki iş tecrübeleri hakkında sorular sorulacak. Memur, bu soruları, vizeyi vermek için değil vermemek için soracağı için, başvuranın vereceği yanıtın çok da önemi kalmayacak.
İkincisi, başvuruda bulunan kişinin sağlıklı iş yapıp yapamayacağı ile ilgili 1971 göçmenlik yasasında geçen bazı ibareleri memur kendi lehine güçlü bir şekilde kullanacaktır. Örneğin, vize vermeyi toplum yararına bulmayacaktır ya da yapacağı işten yeterli gelir elde edebileceğine dair ikna olmadığını belirtebilecektir.
Home Office’in Ankara Anlaşmasında aldığı bu yeni kararlarla, Türk vatandaşlarının çok daha ciddi zorluklarla karşılaşacağı kesin. Bu nedenle, Ankara anlaşması vizesine başvuranların, konuyu çok iyi bilen, uzman ciddi bir avukat bulmaları hayati önem taşıyor.
0 yorum