Kesinleşmeyen ancak parlamento hukuk işlerinde tanıdıkları olan bazı hukukçu arkadaşlarımızın duyduklarına göre, aile ziyaretçi vizelerine verilen mahkemede itiraz hakkı (appeal) kaldırılıyor. Şu anda söylentiden biraz daha öte, neredeyse kesinleşmiş gözüyle baktığımız bu değişikliğin, İngiltere’deki akrabalarını ziyaret etmek için gelmek isteyenlerin vize başvurularını çok daha olumsuz etkileyeceğine inanıyoruz.
Mart 2011’de başmüffettiş John Vine tarafından yayınlanan İstanbul vize merkezinin teftiş raporunda, vize memurlarının keyfi gerekçelerle verdikleri red kararlarının çokluğundan bahsedilmekteydi. Yıllardır dile getirmeye çalıştığımız ancak bir türlü yetkililere antalatamadığımız sorunların, başmüffettiş Vine tarafından dile getirilmesi, hükümetin ve içişleri bakanlığının vize biriminin yapılandırılması üzerindeki etkisinin fazlasıyla hissedilmeye başlandığı bu günlerde, hükümetin, sürpriz bir kararla, mahkeme hakkını sona erdirmesi, bardağı taşıran son damla olacaktır.
İngiltere’deki oğlunun düğününe gitmek isteyen bir anne, yeğeninin sünnetine davet edilen bir amca ya da acılı bir evladın, İngiltere’deki babasının cenazesine gitmek istemesi, en despot rejimlerde bile hoşgörü ile karşılanırken, İngiltere’nin birince derece akrabaların vize başvurularını vize memurlarının insafına bırakmasını anlamak mümkün değil. Gordon Brown başbakanlığındaki bir önceki İşçi Partisi hükümeti, bir çok vize türündeki itiraz haklarının kaldırılmasına öncülük etmişti ancak aile ziyaretçi vizelerine itiraz hakkının kaldırılmasının insan haklarıyla çelişeceğini belirterek, bu vize türüne özellikle dokunmamışlardı. Muhafazakar parti, 2010’da iktidara geldiğinde, bütçe açığını kapatmaya yemin ettiklerini belirterek, her türlü tasarruf önlemine giriştiklerinde, hiç kimsenin aklına, en temel insan haklarının da çiğneneceği gelmemişti.
Ortalıkta dolaşan yorumlara göre, aile ziyaretçi vizesinde mahkeme hakkının kaldırılmasının en temel nedeni, hükümetin tasarruf önlemleri imiş. Hükümet, aile vize redlerinde mahkemelerin verdikleri kararların sadece %34’ünün onaylandığını*, bir başka ifadeyle, vize redlerinde mahkemeye gitmenin karşılığında çok az bir başarı sağlandığını belirterek, yapılan masraflara bunun değmeyeceğine, bu yüzden mahkeme hakkını kaldırarak masrafları kesmeyi ve mahkemelerin iş yükünü hafifletmeyi amaçladıkları düşünülüyor.
Bugün görüştüğüm hukukçular ve mahkeme avukatlarının istisnasız hepsi, bu değişikliğin insan haklarının ihlali olacağı konusunda benimle hem fikir. Bu anlamda, eğer hükümet bu kararı uygulamaya alır ise, hukukçu cephesinde çok güçlü bir savunma ile karşılaşacak, hükümetin kararını değiştirmesi için anayasa mahkemesi (judicial review) yoluna gidilecektir.
* Dip not: Hükümetin yayınladığı, mahkemelerde başarı oranının sadece %34 olduğu yönündeki raporu gerçekçi bulmuyorum. Şahsen, aile ziyaretçi vizesinde (family visitors), mahkemelerin olumlu sonuçlanma oranının çok yüksek olduğunu gözlemleyen bir hukukçu olarak, bu rakamın %34’ün çok ama çok üzerinde olduğuna inanıyorum. En azından kendi aldığımız davalarda bu oranın %100 olduğunu ve hiç bir aile ziyaretçi vizesi davasının kaybedilmediğini rahatlıkla söyleyebilirim.
0 yorum