Doğru bir karar verebilmek için nereden başlanması gerektiğini bilmek çok önemli

Yurtdışına yerleşmek isteyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Kimisi çocuklarına daha iyi bir eğitim amaçlıyor; kimisi çalışmak veya iş kurmak istiyor. Kimisi ise sadece vizesiz seyahat olanaklarından yararlanmak için ikinci bir vatandaşlık edinmek istiyor. Farklı kültürleri, hayat tarzlarını merak edenler de var.  Ancak hep aynı soru hemen karşımıza çıkıyor: “Nereden başlamalı, nereye gitmeliyiz?” Bu haftaki blogumda hangi sebeple olursun olsun yurtdışında yeni bir hayat kurmak isteyenlerin “Nereden başlamalı?” sorusunu yanıtlamaya ve onların gelecek yaşamlarını belirleyecek ilk adımları nasıl atmaları gerektiğini açıklamaya çalışacağım.

Yurtdışında yerleşmek veya yurtdışında eğitim almak isteyenlerin başlangıç noktaları çoğunlukla internet oluyor. Biraz araştırma yaptıktan sonra danışmanlık şirketlerine başvuranlar var. Karşınıza ilk çıkan seçenek ise Ankara Anlaşması vizesi olacaktır veya danışmanlık firmaları bu vize türünü tavsiye edeceklerdir.

Bunun nedeni ise çok basit: Danışmanlık firmalarının göçmenlik hukuku ile ilgili bilgileri neredeyse hiç yok. Bu firmaların yaptıkları işlem, bir form doldurup, gerekli evrakların hazırlanmasında yol gösterici olmaktan ibaret.  Benzer şekilde, internetteki forum siteleri ve tartışma gruplarında yer alanların neredeyse tamamı bu danışmanlık firmalarından hizmet alarak yurtdışına çıkan kişilerden oluşuyor. Bundan dolayı bu platformlarda Ankara Anlaşması dışında bir öneri veya yoruma rastlamak mümkün olmuyor.

Oysa ki, Ankara Anlaşması dışında yurtdışına yerleşmeye olanak sağlayan farklı vize kategorileri de mevcut. Ayrıca,  sadece İngiltere değil; neredeyse tüm AB ülkelerinde başvurucuları bekleyen farklı olanaklar da söz konusu.

Ankara Anlaşması’nda 10 kişiden 6’si vatandaşlığa kadar ilerleyebiliyor

Ankara Anlaşması vizesi elbette Türk vatandaşlarına bazı kolaylıklar sağlıyor.  Ancak iş kurmanın ve ticari faaliyetin zorunlu olmasından dolayı süreci sonuna kadar sürdürebilenlerin oranı düşük kalıyor.  Ankara Anlaşması vizesiyle sonuna kadar devam edip vatandaşlık alabilenlerin oranı, ilk yıl vizesini alanların sadece yüzde 60’ını oluşturuyor. Bunun nedeni çok basit: Hayatında hiç bir ticari deneyimi olmayanlar vatandaşlarımız farklı vize türlerinden haber edilmeden Ankara Anlaşması’na başvurmaya zorlanıyorlar.

Doğru ve kolay ilerleyebilmek için size uygun vize programlarını iyice öğrenip, bunlar arasında özelliğinize,  bilgi becerinize ve gelecek planlarınıza hangisi uyuyorsa ona başvurmalısınız. “Hele bir başvurup vizemi alayım, gerisi kolay” demek çok yanlış. Size bu zaman ve para kaybettirir. Hayallerinizin bozulmasına yol açar. Unutmayın, vize almaktan daha zor olanı Ankara Anlaşması’nda birinci veya dördüncü yılın sonunda vizenizi uzatmak. Çünkü uzatma başvurunuzda yaptığınız işin gerçek olup olmadığı araştırılabilir ve detaylı bir inceleme istenebilir.

Doğru başvuru yapılsaydı, Ankara Anlaşması’na başvuranların en az yüzde 40’ının farklı vize türlerinde daha başarılı olabilecekleri ortaya çıkıyor

Ankara Anlaşmasına başvuranların en az yüzde 40’ı farklı vize türlerine ideal adaylar olmalarına rağmen, Ankara Anlaşması ile yola çıkmaları bana göre son derece yanlış. Ankara Anlaşması yerine, kendilerine daha çok uyan vize türlerine başvurmaları durumunda, çok daha başarılı ilerlemeleri mümkün olacakken yeterli bilgi ve donanıma sahip olmayan bazı danışman ve hatta avukatların yanlış yönlendirmeleri nedeniyle adeta Ankara Anlaşmasına başvurmaya zorlaıyorlar.

Danışmanlık firmalarını da suçlamamak gerek çünkü Ankara Anlaşması dışındaki diğer vize kategorileri, uzmanlık gerektiren ve uzun yıllar hukuki eğitim ve deneyim isteyen konular. Dolayısıyla, yurtdışına gitmek isteyen kişilerin yapması gereken; sıradan bir danışmanlık firmasından yardım almak olmamalı. Göçmenlik hukukunda gerçekten uzman olan birinden yardım alınması geleceğiniz için çok önemli.

Peki nereye başvurmalısınız?

Şimdi gelelim nereden nasıl başlamanız gerektiğine. Öncelikle göçmenlik hukukunda deneyimli, başvururken önünüze sadece Ankara Anlaşmasını değil, farklı alternatifleri de sunabilecek, bilgili birine başvurmalısınız. Başvurucağınız kişinin mutlaka avukat olması gerekmiyor elbette. Ancak mahkeme dosyalarında başarılı olanların deneyimlerinin tartışmasız olduğu da bir gerçek.

Hemen herkesin Ankara Anlaşması’nda kendi kendini uzman ilan ettiği bir pazarda, üstelik neredeyse marketlerin bile Ankara Anlaşması dosyası hazırladığı bir dönemde, gerçek uzman ile kendini uzman olarak değerlendiren bir başkasını, hatta tabiri yerinde ise bir merdiven altı danışmanı ayırmanın çok zor olduğunu kabul ediyorum. Üstelik, avukat olmalarına rağmen konu hakkında tecrübesi olmayanların çoğunlukta olduğu da bilinen bir başka gerçek. Avukat olmalarına rağmen, henüz düne kadar, Brexit ile Ankara Anlaşması arasında bir bağ olmadığını iddia eden ya da Aydoğdu davasının sonuçlarını hafife alıp müvekkillerine Ankara Anlaşması’nda hiçbir şeyin değişmeyeceği telkininde bulunup kalıcı oturumun kaldırılmasında rol oynayanları unutmamak gerekiyor.

Birinin gerçekten uzman olduğu nasıl anlaşılır?

Ankara Anlaşması’nda bir uzmanın kazandığı davalar ne kadar çok ise ve bu davalar ne kadar çok emsal teşkil ediyorsa, o kadar deneyimli ve bilgil olduğu bir tartışmasız bir gerçek. Ayrıca gerçekten deneyimli bir uzmanın, müvekkiline hemen Ankara Anlaşması’nı önermek yerine, farklı vize türlerine uygun olup olmadığını anlamak için bazı sorular sorması gerektiğini düşünüyorum. Zira, farklı vize kategorilerine uygunluğunu ölçmeden hemen Ankara Anlaşması’nı önermenin son derece yanlış olduğuna inanmaktayım.

Bir başka ipucu vermek gerekirse, Ankara Anlaşmasını sürekli överek işlerin çok kolay ilerleyeceğini iddia edenlere ve hiçbir olumsuzluktan bahsetmeden başvuru sürecini süsleyenlere dikkat edin.

İngiltere ve Ankara Anlaşması dışında alternatifler çok

Peki, İngiltere ve Ankara Anlaşması dışında başka ne tür seçenekler karşınıza çıkabilir? O kadar çok ki. Deneyiminize ve bilginize bağlı olarak, İtalya’da gemilerde garson olarak çalışmaktan, büyük bir Alman şirketinde IT müdürü olarak çalışmaya, İngiltere’de bir hastanede hastabakıcılık yapmaktan, İrlanda’da iş kurmaya, Portekiz’de kuru yemişçi dükkanı açmaktan, İskoçya’da temizlikçi olarak çalışmaya…. Hatta şu anda çalıştığınız şirketin İngiltere veya bir başka ülkedeki temsilcisi olarak bulunmanıza kadar çok sayıda farklı seçenek ve fırsat var.

Bu sizin ve belki de ailenizin hayatında verilecek en önemli kararlardan biri. Öyleyse doğru kararı vermek için sorgulamak ve araştırmaktan geri durmamalısınız.


Tamer Ulay

Tamer Ulay, İngiltere ve Avrupa Birliği göçmenlik hukuku uzmanı olarak, Londra merkezli Garth Coates Göçmenlik Hukuku firmasında yönetici dosya uzmanı görevini sürdürmektedir. Bu blog sitesinin yöneticileri ve yazarlarından biri olarak, göçmenlik yasalarında olan değişiklikleri, vizelerde yaşanan sorunları ve İngiliz göçmenlik mahkemelerinin kararlarını bilgisayar ekranlarınıza taşıyor. Sektörde yaklaşık 30 yılı aşkın deneyimiyle sadece İngiltere'ye yönelik göçmenlik başvurularına değil, aynı zamanda başta Portekiz ve Yunanistan olmak üzere, Kıbrıs, İtalya ve İspanya'da gerçekleştirilen altın vize ve yerleşim başvurularına da yanıt vermektedir. Tamer Ulay, aynı zamanda AB ve Karayip Adaları'ndaki oturma izinleri ve çifte vatandaşlık programlarına odaklanan Coates Global firmasının üst düzey yöneticisi ve iş geliştirme direktörüdür. 'Vizesiz Dünya' blog sitesi hakkındaki eleştiri ve yorumlarınızı, Avrupa Birliği ülkeleri ve İngiltere'ye yönelik göçmenlikle ilgili taleplerinizi Tamer Ulay ile paylaşmaktan çekinmeyin. İletişim: Email: tamerf@garthcoates.com Whatsapp: +44 791 612 05 44