Yurtdışına seyahat eden Türk vatandaşlarının sayısı giderek artıyor. Ancak vize alabilmek bazı vatandaşlarımız için büyük bir ızdırap. Garth Coates Avukatlık Ofisi, tecrübeli göçmenlik hukuku uzmanları ve avukatlarından oluşan bir hukuk firması. Bunun yanısıra firmada eski vize memurları ve onlarla birlikte yakın çalışma deneyimi olan dosya memurları da çalışıyor. Bundan dolayı Garth Coates olarak vize memurlarının dosyaları nasıl inceleyip karar verdiğine dair çok değerli bir tecrübeye sahibiz.
Vizeye başvuranların büyük çoğunluğu, dosyalarının nasıl incelendiğini ve sonucun ne olacağını merak ederler. Bu yazımda size vize memurunun dosyaları incelerken nasıl düşündüğünü ve vize almak için nasıl iyi bir başvuru hazırlayabileceğinizi paylaşacağım.
Türk vatandaşlarının Avrupa ülkelerine olan vize ızdırabının 40 yıllık bir mazisi var. 1980 darbesinden sonra Almanya tarafından başlatılan vize uygulamasına son olarak 1988’de İngiltere de katıldı. Bugün AB ülkelerinin hiçbirine vizesiz gitmek mümkün değil. AB üyesi olmayan ve vizesiz gidebileceğiniz ülke sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.
Neden vize uygulanıyor sorusuna yanıt aslında çok basit. Türkiye’den oluşacak muhtemel bir göç akınını engellemek. Bu nedenle, uçağa binmeden veya sınırı geçmeden önce mutlaka vizeniz olup olmadığı kontrol ediliyor.
Avrupa ülkelerinde genelde 2 tür vize sistemi var: Schengen vizesi ve ulusal vizeler.
Schengen vizesi; AB ülkelerinden Schengen anlaşmasına imza atmış ülkeleri içeriyor. Şu an itibarıyla toplam 26 AB veya Avrupa ülkesi Schengen anlaşmasında yer alıyor. Örneğin AB üyesi olmayan Norveç ve İsviçre bu anlaşmaya taraf. Ancak 26 ülke içinde İngiltere, İrlanda, Bulgaristan, Romanya ve Hırvatistan yer almıyor. Bu ülkelerde Schengen vizesi geçerli olmadığı için kendi ulusal vizelerini uyguluyorlar.
Çok tercih edilmesinden dolayı Schengen vizesi ile ulusal vizeler uygulayan ülkelerden İngiltere vize sistemini size detaylı anlatacağım.
Schengen vizesi için Türkiye’de bulunan herhangi bir Schengen ülkesinin konsolosluğuna başvuru yapabilirsiniz. Bu Schengen vizelerini uygulayan ülkeler vize ağı üzerinden birbirlerine bağlılar. Bir Schengen vizesine başvurunuzu diğer ülkeler de görebiliyor; bir başka ülkeden aldığınız red veya olumlu bir kararı da başvurduğunuz ülkenin Schengen vize sistemi kolaylıkla görebiliyor.
Konsolosluklardaki Türk memurlar sadece bilgileri sisteme giriyor
Türkiye’deki konsolosluklarda görev yapan vize memurları genelde Türk vatandaşları. Bu memurların görevi, başvuran kişinin bilgilerini Schengen ağına girmekten ibaret. Vize kararını bu memurlar değil, ağa dahil olan ilgili ülkenin İçişleri Bakanlığı veya polis teşkilatında yetkilendirilmiş birimler veriyor.
Size garip gelebilir ama bu vize memurlarının büyük kısmı Türk vatandaşı oldukları için, bir Schengen ülkesine seyahat edeceklerinde kendileri de vizeye başvurmak zorundalar. Yani kendi kendilerinin başvurusunu alıp sisteme giriyorlar ve karar yine bu ağ üzerinden veriliyor.
Bu memurlar kendi kendilerine vize veremedikleri için sizin başvurunuzun sonuçlanmasında da bir etkileri -genellikle- olmuyor. Genellikle sebebine gelince; bazen Schengen ağı dahilinde karar mekanizmasında olanlar, konsolosluklardaki Türk görevlilerine nadir de olsa fikir sorabiliyor. Örneğin, tanınmış bir işadamı vizeya başvurduğunda, bu kişinin gerçekten tanınmış ve bilinen bir şahsiyet olup olmadığı sorulabiliyor.
Başvuradaki bilgilere göre Schengen yazılımı Yeşil, Kırmızı ve Sarı diye sınıflandırıyor
Peki Schengen ülkelerinde vize kararı nasıl veriliyor? Schengen ağı, adeta puanlama tabanlı çalışan bir yazılıma sahip. Konsolosluktaki Türk görevliler, başvuran kişinin bilgilerini, mesela ne kadar parası olduğunu, ne iş yaptığını, hangi ülkeye ne kadar süreyle gideceğini, seyahat nedenini vs bir form üzerinde giriyor. Girilen bu bilgiler, Schengen ağı tarafından değerlendiriliyor ve başvuru dosyası Kırmızı, Sarı ve Yeşil olarak sınıflandırılıyor.
Karar mekanizmasında olanlar, kırmızı dosyanın red verilmesi gereken bir dosya olduğunu, yeşil dosyanın ise vize onaylanması gereken bir dosya olduğunu bilerek işlem yapıyorlar. Sarı dosya ise, araştırma yapılarak vizenin red veya onaylanması gerektiğini belirtiyor. Genelde, yeşil renkli dosyalarda vizeler başka bir sürece girmeden onaylanırken, kırmızı renkli dosyalar ise reddeliliyor. Sarı renkli dosyalarda ise, başvuruda sunulan evrakların incelenmesine ve konsolosluktaki Türk görevlilerin düşüncelerine göre karar çıkıyor.
Daha önce hiç yurtdışına seyahat etmemiş, yeterli parası olmasına rağmen çok iyi bir maddi gücü olmayanlarda sarı renk çıkıyor. Başka ülkelerden red almış olanlar, yeterli parası olmayan ve işsiz durumda olanlarda ise kırmızı renkli dosya uygulamasına giriyor.
Vize sonucu, sadece yaptığınız iş, sahip olduğunuz para ile belirlenmiyor. Size garip gelebilir ama doğduğunuz veya yaşadığınız şehir bile kararın verilmesinde etkili olabiliyor. Örneğin, Aksaray veya Elbistan, Avrupa’ya çok fazla göçmen verdiği için, bu şehirlerden yapılan başvuruların neredeyse tamamı ya sarı renk ya da kırmızı renk ile sınıflandırılıyor.
İngiliz vize sistemi de hemen hemen aynı mantıkla çalışıyor. Ancak tek farkla. Tüm vize kararlarında, Schengen vizesindeki ağ yazılımına benzer bir yazılım olmasına karşın son kararı yine bir memur veriyor. İngiltere’de kararın sadece bir memura bağlı olmasından kastımız, bir kurul veya yönetim zinciri olmadan sadece bir kişinin insiyatifine bağlı olmasıdır. Yani, vize kararı bir kurul tarafından belirlenmiyor. Sadece bir kişi dosyanıza bakıyor, sistemin renk uyarısını dikkate almadan veya alarak kararını veriyor. Bir başka ifade ile bu memurun iki dudağının arasında çıkacak kelimeye bağlısınız.
Bu anlamda, İngiliz vize sisteminde bazen çok mantık dışı kararlar çıkabiliyor. Bu da memurun o anki ruh haline göre değişebiliyor. Neşesi o gün yerinde olan bir memur, vizesi reddedilmesi gereken birine vize verirken, neşesi yerinde olmayan bir memur vize verilmesi gereken dosyalara red verebiliyor. Ancak bu “şans” durumun nadir olduğunu da belirtmemiz gerek.
İşte dikkat etmeniz gerekenler
- Doğru ve dürüst bilgi verin. Birşeyleri gizlemeye çalışmayın. Sizden istenilen bilgileri verin, istenmeyen bilgi veya dökümanları dosyanızda bulundurarak, gereksiz yere memurun zamanını almayın.
- Kesinlikle yalan söylemeyin. Yalan beyan durumunda 10 yıla kadar vize yasağı alınması söz konusu.
Red gerekçesini mantıksız buluyorsanız bize başvurun
Vize başvurularında mutlaka deneyimli vize şirketlerini kullanmanızı öneriyorum. Ancak bu şirketlerin hazırladıkları başvuru formlarını çok iyi okuyun ve kontrol edin, çünkü yapacakları küçük bir hata, sizin sadece red almanıza neden olmaz aynı zamanda yalan beyan nedeniyle giriş yasağı almanıza neden olabilir.
Vize başvurusunda bulunanların büyük bir çoğunluğu haklarını bilmiyor. Bu yüzden red aldıklarında sonucu çaresiz kabul ediyorlar. Vize başvurunuza red alırsanız ve kararın yanlış olduğunu düşünüyorsanız mutlaka itiraz mekanizmasını düşünün. Haksız olduğuna inandığınız vize redlerinde mahkemeye gidebilirsiniz. Ve inanması size çok güç gelebilir ama mahkeme kararı ile büyük bir oranda red kararını geri çevirmek söz konusu. Ancak mahkemeye gitmenin binlerce Euro masraf gerektirdiğini de unutmayın.