İngiltere’nin İstanbul Başkonsolosluğu vize birimi, bu yılın Ocak – Mart ayları arasında, İçişleri Bakanlığı müffettişlerince incelemeye alındı. Rutin olarak ortalama her 4 veya 5 yılda bir yapılan bu incelemelerin amacı, vize merkezlerinin kaliteli bir servis vermelerini sağlamak ve verilen vize red veya kabul kararlarının doğruluğunu analiz etmek.

Geçtiğimiz mayıs ayında açıklanan ve parlamentoya sunulan son rapora göre İstanbul Başkonsolosluğu, çok başarılı bir performans göstermiş. Rapordan belli başlı önemli konuları şu şekilde sıralamak mümkün:

  • 15 Temmuz darbe girişimi sonrası vize başvurularında artış var ancak bu artış hemen olmamış. Darbe girişimi sonrası ilk 3 ayda başvurularda bir artış değil, aksine ilk etapta bir azalma olmuş. Ancak bu ilk 3 aydan sonra yani Kasım 2016 dan itibaren vize başvurularındaki artış hissedilir derece gözleniyor. Örneğin darbe öncesi Haziran 2016’da ortalama günlük başvuru sayısı 1708 iken, bu rakam Haziran’da 1028, Ağustos’ta 1088, Eylül’de 917 ve Ekim’de 1215 olarak gerçekleşiyor. Ancak Kasım ayında en yüksek değerine ortalama 2000’e ulaşıyor.
  • Yine Kasım ayında vize memurları günde 137 vize dosyasına bakıp karar vermişler. Rapora göre bu her 3 dakikada 1 vize kararı demek oluyor.
  • Deneyimlerimle bildiğim için burada eklemek istiyorum. İngilterede bir vize memuru ortalama 4 veya 5 dosyaya bakıyor. Bu sayıyı, Istanbul’daki memurlarla karşılaştırdığımızda, Istanbul’daki memurların onca eleştiriye rağmen gerçekten çok özverili çalıştıklarını söylemek mümkün.
  • Türkiye’deki politik durumdaki belirsizlik ve terör saldırıları memurların verimli çalışmalarının önündeki en önemli engel.
  • Bir başka engel ise, sıklıkla yaşanan elektrik kesintilerinden dolayı entegre sistemlerin devre dışı kalması ve vize kararlarının gecikmesi. Bazen başvuruların anlamsız şekilde uzadığını gördüğümüzde bunun nedeninin sıklıkla yaşanan ve bazen çok uzun süren elektrik kesintileri olduğunu tahmin etmek zor değil zira bu durumda online sistemde sorgulama yapılamadığı için memurlar dosya hakkında karar veremiyorlar.
  • Müffettişler, rastgele seçtikleri 204 red dosyasından 40’ının dosya içeriklerini göremedikleri için, verilen red gerekçelerinin mantıklı olup olmadığını onaylayamıyorlar. Burada müffettişler, Birleşik Krallık Vize ve Göçmenlik Dairesini, red verilen her dosyanın sanal veya gerçek kopyalarının saklanması konusunda uyarıyor.
  • İstanbul’a gidip konsoloslukta teftişe başlamadan önce, müffettişler rastgele 40 turist vizesi başvurusunu inceliyorlar ve bunlardan sadece 3’ünün red gerekçelerinin yanlış veya yetersiz olduğunu belirliyorlar. Örneğin: İngiltere’de lise eğitimi alan oğlunu ziyaret etmek isteyen bir anneye verilen red gerekçesinde, ‘kızınız mezun olmuş’ ibaresi yer alıyor. Bu, memurların red gerekçelerini yazarken, bir başka birinin red gerekçesini kullandıklarını ve kopyala yapıştır yöntemiyle red gerekçelerini yazdıklarını ortaya koyuyor. Ankara Anlaşmasında kopya iş planlarına kolaylıkla red veren memurların bizzat kendileri, kopyalama yapmaktan geri durmuyorlar.
  • İstanbul’da inceleme yapılırken rastgele seçilen bir başka 127 dosya içinden 27’sinin haksız, ilgisiz ya da nedeni anlaşılamayan gerekçelerden dolayı red olduğu konusunda fikir beyan ediliyor. Memurların red verdikleri gerekçelerle dosya içindeki belgeler uyuşmuyor. Örneğin bir memur, banka ekstresinin verilmeyişini red gerekçesinde kullanmış ancak müffettiş banka ekstresinin dosyada olduğunu ve memurun dikkatlice incelemediğini belirtiyor. Bu red dosyalarından, red gerekçesinin kesinlikle haksız olduğu düşünülen bir tanesinin red kararı iptal ediliyor ve başvurana vizesi veriliyor.
  • Müffettişler, bundan sonra başvuracak olan Türk vatandaşlarını çok ilgilendiren bir konuda daha görüş belirtiyorlar: Türkçe evrakların yetkili tercümanlar tarafından çevrilmemesi ya da hiç bir şekilde çevirilmemesi.
  • Bazı dosyalarda görülen Türkçe belgelerin neden İngilizce çevirilerinin olmadığı sorulduğunda, bu tür Türkçe evraklarda konsoloslukta çalışan Türklerden yararlanıldığı cevabı alınıyor. Müffettişler, bunu mantıklı ve akılcı bulmalarına rağmen, vize başvurularında verilen Türkçe evrakların yönetmeliklere uygun şekilde çevrilmemesi durumunda dosyanın kabul edilmemesi yönünde memurları uyarıyorlar.
  • Raporun bu bölümünden şu anlam çıkabilir: Bundan sonra vize başvurularında verilen her tür Türkçe belgenin yönetmeliğe uygun şekilde çevirileri yapılmalı. Bunlara banka ekstreleri ve çoğunlukla sadece rakamlardan oluşan Sosyal Güvenlik Kurumu belgeleri de dahil.
  • Yönetmelik, çevirilerde şunları istiyor:
    • Çevirinin tam ve eksiksiz yapıldığının çevirmence onayı
    • Çeviri tarihi
    • Çevirmenin tam adı ve imzası
    • Çevirmenin iletişim bilgileri ve adresi
  • Yönetmelik, noter onaylı çeviriyi zorunlu kılmadığı gibi, bir tercüme ofisi kullanılmasını da gerektirmiyor. Başvuranın bir arkadaşı da çeviriyi yapıp, yukarıda belirtildiği gibi çeviriyi tam ve eksiksiz yaptığını belirtmesi, adını soyadını ve imzasını, çeviri tarihi ile birlikte atıp telefon numarası ve adresini yazması mümkün.
    •  (Örneğin her çevirinin altına şöyle bir ibare yazılması yeterli):

      I. Ahmet Vatandaş. residing at Karanfil Sk 12/3. Kizilay. Ankara. hereby declare that I have a sufficient knowledge of the English and Turkish languages and certify that the above translation from Turkish original is true and correct in all respect. 10 January 2016. TEL: 03124184460

  • Müffettişler, İstanbul’daki memurları genelde başarılı bulmalarına rağmen, bazen verilen kararların otomatik sistem puanlamasına göre yapıldığının tahmin edildiğini de belirtiyorlar. Normalde vize merkezlerinde, başvuranın risk durumuna göre 3 tür risk sınıflaması yapılır. Kırmızı, Sarı ve Yeşil. Kırmızı vize verilmesi en riskli olanları, Sarı evrakların dikkatlice incelenip karar verilmesini ve Yeşil ise riski en düşük olanları yani kolay vize verilebilecekleri işaret ediyor ve memurlar bu işaretlere göre işlem yapıyor. İstanbulda ise, bu 3 sınıflandırmanın yanında 4. bir sınıflandırma daha var. Süper Yeşil grubu. Bu grup, başvuranın evraklarına ve önceki göçmenlik kayıtlarına göre en risksiz olanları belirtiyor. Süper Yeşil grubunda olan vize başvurucularının dosyaları vize memurlarının önüne gitmeden doğrudan yardımcı konsolosluk personelinin önüne gidiyor ve bu personelin vize vermesi mümkün oluyor. Bu şekilde, vize memurlarının yükü hafifletilmiş oluyor. Bu sınıflandırmayı yapan ise, başvuranın doldurduğu formu ve İngiltere sınır kontrolünde tutulan kayıtları inceleyen bir bilgisayar programı.
  • Ancak bu sınıflandırmayı değerlendirip, evraklara bakmadan karar veren memurların olduğu da raporda belirtiliyor. Örneğin, iki kez red alan biri, üçüncü başvurusunda farklı doğum tarihi girdiği için bilgisayar sistemi bu kişinin risk sınıflandırmasını daha düşük risk değerleri olan sarı veya yeşil ile sınıflandırıyor. Bu kişiye vize veren memurun dosyaya bakması durumunda başvuranın doğum tarihinin yanlış olduğunu görmesi, dolayısıyla risk analizinin de yanlış olduğunu farketmesi mümkün. Bunun farkedilmeden vize verilmesi, memurların bazen evrakları ya yeterli incelemediklerini ya da hiç incelemedikleri sonucunu doğuruyor. Bu kişiye vize verilmesine rağmen,  doğum tarihinin yanlış olduğunun nasıl anlaşıldığı sorusunu müffettişler, bu kişinin parmak izinden daha önce 2 kez red aldığının belirlendiğini belirtiyorlar.
  • Bu sınıflandırma, vize alması yüzde yüz garanti birinin anlamsız şekilde vizeden red almasına neden olurken, vize alması imkansız olan bir başka birinin de vize almasını sağlayabiliyor. Bu durum, sıklıkla karşılaşılan ‘falanca kişi benden daha az para gösterdi, işi de yoktu, özellikleri bana göre daha riskliydi. O vizesini aldı ama bana vermediler‘ yakınmalarına bir açıklama getirmiş oluyor.

Tamer Ulay

Tamer Ulay, İngiltere ve Avrupa Birliği göçmenlik hukuku uzmanı olarak, Londra merkezli Garth Coates Göçmenlik Hukuku firmasında yönetici dosya uzmanı görevini sürdürmektedir. Bu blog sitesinin yöneticileri ve yazarlarından biri olarak, göçmenlik yasalarında olan değişiklikleri, vizelerde yaşanan sorunları ve İngiliz göçmenlik mahkemelerinin kararlarını bilgisayar ekranlarınıza taşıyor. Sektörde yaklaşık 30 yılı aşkın deneyimiyle sadece İngiltere'ye yönelik göçmenlik başvurularına değil, aynı zamanda başta Portekiz ve Yunanistan olmak üzere, Kıbrıs, İtalya ve İspanya'da gerçekleştirilen altın vize ve yerleşim başvurularına da yanıt vermektedir. Tamer Ulay, aynı zamanda AB ve Karayip Adaları'ndaki oturma izinleri ve çifte vatandaşlık programlarına odaklanan Coates Global firmasının üst düzey yöneticisi ve iş geliştirme direktörüdür. 'Vizesiz Dünya' blog sitesi hakkındaki eleştiri ve yorumlarınızı, Avrupa Birliği ülkeleri ve İngiltere'ye yönelik göçmenlikle ilgili taleplerinizi Tamer Ulay ile paylaşmaktan çekinmeyin. İletişim: Email: tamerf@garthcoates.com Whatsapp: +44 791 612 05 44