İstanbul vize merkezinin bizzat benim bildiğim onlarca keyfi kararı var, ancak çok sayıda karar içinde çok ilginç 2 karar var ki, evlere şenlik. 2013’un son blog yazısında bu kararlardan birini işlemiş ve mahkeme kararına rağmen elçiliğin vize vermemekte direndiğini dile getirmiştim.
Bugün, saç baş yolduran bir başka kararı daha işlemek istiyorum.
Ankara Anlaşması ile İngiltere’de kuyumculuk yapmakta olan bir müvekkilim, geçen Mayıs ayında bana gelerek, eşini ve 2 çocuğunu getirmek için denemediği yol kalmadığını ve son çare olarak benden yardım istediğini belirtti. Benden önce OISC üyesi bir danışmanla eş ve çocuklarının 3 kez başvuru yaptığını ve bu 3 başvurunun haksız gerekçelerle red edildiğini söyledi.
Red gerekçelerini tek tek inceledim:
Kasım 2012’de yaptığı ilk başvurusu, 2 nedenle geri çevrilmiş. Birincisi vize memuru aile ilişkilerinin sağlam olmadığını düşünmüş, çünkü müvekkilimin 2002’de İngiltere’ye giriş yaptığını ancak çıkış yaptığını gösteren bir delil bulamadığını dolayısıyla müvekkilimin 2004 ve 2006 da doğan çocuklarının babası olamayacağına inandığını belirtmiş. Memura göre, 2002 de İngiltere’ye giren müvekkilim, İngiltere’den çıkmadan, Türkiye’deki eşinden nasıl çocuk sahibi olabilirdi. İkinci neden ise, vize memurlarının tipik alışılagelmiş gerekçesi: Müvekkilimin gelirini yeterli olmadığı düşünülüyor.
Müvekkilim, çocuklarının babası olduğunu ve 2002’de 1o gün turist olarak İngiltere’de kaldıktan sonra Türkiye’deki işine geri döndüğünü, 2005 ve 2011 de bizzat İstanbul’daki vize merkezine 2 farklı vize başvurusu yaparak ispat ediyor. Ayrıca, ayrıca kuyumcu dükkanındaki 200 bin sterline yaklaşan altın ve değerli taşlarını göstererek, eş ve çocuklarının vizesi için Aralık 2012’de yeniden başvuru yapıyor. Müvekkilim, 200 bin sterlinlik değerli taş ve altının ve bankadaki 10 bin sterline yaklaşan nakit parasının eş ve çocuklarının bakımına yeterli olacağına ve vizeyi alabileceklerine inanıyor, ancak yanılıyor. Vize memuru, aile ilişkilerinin gerçekçi olduğuna inandığını ancak kuyumcu dükkanından elde ettiği gelirin yetersiz olduğunu düşünerek ikinci başvuruyu da red ediyor. (Tipik bahanesinde ısrar ediyor).
Müvekkilim, işe başladığı Eylül 2012’den itibaren üç ay içinde 70 bin sterlin ciroya ulaştığını İngiltere maliyesinden aldığı KDV mükellefiyet belgesi ile ispatlıyor ve Ocak 2013’de üçüncü başvurusunu yapıyor. Vize memuru bu başvuruyu da yine red ediyor. Bu kadarı da çok demeyin, abartısız gerçek bu.
Müvekkilimin benden önce yaptığı bu 3 başvurudan sonra, benim ne tür girişimlerde bulunduğumu açıklamadan önce, vize memurunun bu 3 başvuruda, saç baş yolduran red gerekçelerini ele almakta yarar var.
Kasım 2012’deki ilk başvuruda memur, müvekkilimin 2002’de İngiltere’ye giriş yaptığını ancak çıkış yaptığını gösteren bir belge bulamadığını dolayısıyla çocuklarının babası olamayacağını dile getiriyor. Peki, durum bu şekilde olsaydı, yani müvekkilim 2002’de geri dönmemiş olsaydı, 2005 ve 2011’deki İstanbul’daki vize başvurularını nasıl yapabilirdi? Kendisi İngiltere’de kalmaya devam ettiyse, neden yeniden vize almaya ihtiyaç duyardı ve bu başvuruları kendisi olmadan İstanbul’daki vize merkezine nasıl yapabilirdi? Daha da garibi, 2002’de Türkiye’ye girişi görülmediği için, geri dönmeyen biri, nasıl oluyorda, Heathrow havaalanından 2005 ve 2011 de İngiltere’ye giriş yapabiliyordu? Bir insan ülkeden çıkmadan nasıl giriş yapabilir? Memur bir zahmet müvekkilimin pasaportunu inceleseydi, hem bizzat İstanbul’daki kendi ofisinin verdiği 2005 ve 2011 tarihli vizeleri görecekti, hem de yine bu tarihlerde Heathrow havaalanından giriş damgalarını görecekti. Yani, 2002’de İngiltere’de kalmadığını ve Türkiye’ye geri döndüğünü görecekti.
İkinci başvuruda, memura fosforlu kalemlerle vizelerin sayfaları işaret edilerek, 2002’de müvekkilimin geri döndüğü ispatlandığı için, memurun bu konuda bir şüphesi kalmamış. Ancak, bu sefer, 200 bin sterlini bulan değerli taş ve altın ile bankadaki 10 bin sterlin nakit paranın bir aileyi geçindirmeye yetmeyeceğini düşünmüş. Pardon ama İngiltere hükümeti, evlilik vizelerinde, bankada 65 bin sterlin olan birinin gelir testine tabi tutulmayacağı konusunda talimat vermemiş miydi? Bu memurun aklı nerede Allah aşkına. Kendi bakanlığının talimatından bile bihaber bu memur, nasıl oluyor da, 200 bin sterlinlik her an paraya çevrilebilecek altın ve değerli taşı yetersiz buluyor, anlamak mümkün değil.
Üçüncü başvuruda, İngiltere maliyesinin dökümanlarına ve KDV belgelerine rağmen, saç baş yolmaya devam ediyoruz, başvuru yine finansal tablonun yeterli olmadığı gerekçesiyle red ediliyor!
Tabii, yukarıda saydıklarım memurun hatalı ve hatta kasıtlı haksız redleri dışında, müvekkilimin kullandığı OISC üyesi danışmanın hataları da var. Birincisi, vize memuruna yazdığı kapak yazısı, gereksiz detaylarla doldurmuş. İkincisi, destekleyici dökümanlar düzgün sıralanmamış ve bazı önemli dökümanlar verilmemiş. Daha da ötesi, İlk vize reddinden sonraki 2. ve 3. vize başvurularında, memuru azarlayıcı uslup kullanılmış. Ve hepsinden önemlisi, her 3 vize başvurusu aceleye getirilmiş ve redleri takip eden 1 hafta içinde yeniden başvuru yapılmış. Yani başvuru dosyası gerektiği gibi hazırlanmamış.
Müvekkilime, öncelikle hemen başvuru yaparak yeniden red alma riskinin olacağını, Ankara Anlaşmasında birinci yılını doldurmak üzere olduğu için, öncelikle kendi vizesini uzatmamız gerektiğini ve ardından başvuru yapabileceğimizi söyledim. Kendisini çok iyi anlıyordum, eşi ve 2 küçük çocuğunu aylarca görmediği için, bir an önce onları yanında görmek istiyordu ancak önerimi de kabul etmek zorundaydı.
Vize uzatım başvurusunu Mayıs 2013 te yaptık ve Ankara Anlaşmasındaki 3 yıllık vizesi Eylül 2013 te onaylandıktan hemen sonra, eş ve çocuklarını getirmek üzere, başvuru hazırlıklarına başladık.
Yalnız, risk almamak adına, sadece 1973’te geçerli olan HC510 göçmenlik yasasına uygun olan dökümanları değil, aynı zamanda yürürlükte olan en son göçmenlik yasasına göre, mali dökümanların tamamını hazırlattım. Memura hitaben müvekkilimin yazdığı ve daha önceki 3 başvuruda kullanılan eş ve çocuklarını davet ettiği mektup yerine, içinde bulunduğu psikolojik durumu daha iyi anlatan duygusal bir mektup yazdırdım ve Ekim ayında eş ve çocuklarının vize başvurularını yeniden yaptırdım. Bu 4. başvurularıydı.
Şaşırmamalısınız, bu başvuru da red edildi. Gerekçe çok basit. Memur, Müvekkilimin finansal gelirinin, muhasebeci mektubunda yılda net 37 bin sterlin olduğunun yazıldığını ancak vergi dökümanlarında, sadece 21 bin sterlin gelir gördüğünü belirterek bu 4. başvuruyu da red ediyor. Ilk etapta memur haklı gibi görünebilir size, ancak yanılıyorsunuz. Yazdığı red yazısına göre, memurun, ya vergi dökümanını incelemeyi bilmediği ya da başvuru dosyasını dikkatli incelemediği anlaşılıyor. Çünkü, vergi dökümanları 2 kısımdan oluşuyor, birinci kısım, müvekkilimin sahibi olduğu şirketten aldığı 21 bin sterşin müdür maaşı ve ikinci kısımda şirketin tek sahibi olarak, şirketten aldığı 16 bin sterlin kar payı görünüyor. Bu bilgiler, hem TAX RETURN, hem de ödenmiş vergilerle kesin olarak ispatlanıyor ancak memur, yine bir zahmet vergi dökümanlarını iyice incelemediği için, işin kolayına kaçıyor ve müvekkilimize red veriyor.
Apaçık bir hata, ve mahkemeye gittiğimizde, kolaylıkla kazanılabilecek bir dava olacak. Ancak, mahkeme duruşması 1 yıldan daha uzun bir zamana sarkacağı için, mahkeme yolu yerine, 5. kez, memurun hatasını açıklayan ve vergi dökümanlarındaki bilgileri fosforlu kalemlerle işaretleyen belgelerle başvurmanın daha yararlı olacağını düşünerek başvuruyu yapıyoruz. Vize nihayet onaylanıyor, ancak karşımızda şöyle bir tablo var:
Görevini gerektiği gibi yapmayan, başvuru evraklarını yeterince incelemeyen ve insanların hayatlarıyla ve ailelerin kutsal olduğu ilkesini ayaklar altına alan bir vize memuru.
Diğer yanda, aylarca İngiltere’deki eşinden ayrı, 2 küçük çocuğa tek başına bakmak zorunda bırakılan bir anne ve babalarının sevgi ve bakımından aylarca uzak yaşamaya zorlanan 2 gözü yaşlı çocuk.
Evet vizeler alındı ancak bu uğranılan zararlar ne olacak? Memurlar ne zaman bireylerin insanca yaşama hakkına saygı duyacak? Ne zaman bu memurlar, insan haklarını ayaklar altına almadan, adil ve doğru kararlar verecek?