Geçtiğimiz günlerde, televizyonda çok ilginç bir program izledim. Konuşmacılardan uzman bir doktor, insanların doktorlara görünmelerine rağmen, yine de internetteki bilgileri baz aldıklarını ve doktorlarını dinlemediklerinden dert yanıyordu.

İnternetteki bilgi kirliliğinden muzdarip olanlar sadece doktorlar değil. Bunlardan biri de, göçmenlik hukuku sektörü. Zira, son bir kaç yıldır giderek artan dozda, müvekkillerimizin verdiğimiz bilgileri değil de, internette buldukları bildikleri baz alarak başvuru yapmak istediklerine şahit olmaktayım.

Geçtiğimiz yıl, İngiltere’de Ankara Anlaşmasında ilk yılını tamamlayıp, 3 yıllık vizeye başvuran bir müvekkilimiz evraklarındaki yetersizliğe rağmen vize memurunun dikkatsizliği sonucu vizesini almıştı. Hem de sorgusuz sualsiz. Dosya benim dosya ve vize memuru da benim muhatap olduğum memur olmasına rağmen, müvekkilimiz kendi durumunu internette şu şekilde paylaştı: “Vize başvurularında fazla evrak vermeye gerek yok, bir kaç evrak verdim, avukatımın istediği evrakları tamamlayamamıştım, gelirim de yeterli düzeyde değildi, ama sadece az evrak vermem sayesinde vize memurunun kafasını karıştırmamış oldum ve sorunsuz vizemi aldım”.

Sıradan bir vize memurunun o anki dikkatsizliği yüzünden, (haksız yere) vizesini alan biri, kendini göçmenlik hukukunda uzman olarak görebiliyor ve internet üzerinden diğerlerini yanlış yönlendirecek yorumlarda bulunuyor. Hatta daha da ileri gidip, internette vizeye başvuracak olanlara “çok fazla evrak verilmemesi” konusunda uyarılarda bulunuyor.

Tabii, bazı müvekkillerim yukarıda bahsettiğim yorumları okuduklarında, detaylı evrak istememizi yadırgıyorlar. İnternetten edinilen bilgilerin yanlışlığı ve hatta saçmalığı konusunda yeni müvekkillerimizi ikna etmekte gerçekten çok zorlanıyoruz. Bazı müvekkillerimiz, her nedense kaynağı belli olmayan yorumları daha inandırıcı buluyorlar. Bu yorumlardan yazanlardan bazılarının kendi müvekkillerimiz olduğunu ve yanlış yönlendirildiklerini anlatırken bile zorlanıyoruz.

Yüzlerce vize dosyası hazırlamış, düzinelerce mahkeme duruşmalarında bulunmuş biri olarak, internetteki saçma bilgilerin bütün enerjimizi yok ettiğini belirtmem gerekiyor. Müvekkillerimiz bize uzmanlık bilgisi için para ödüyor ancak sonuçta bizim verdiğimiz bilgileri değil de, internetten edindikleri bilgileri kendilerine baz alıyorlar.

Şunun altını önemle çizmem gerekiyor. Her bir vize başvurusu, kendine özel durumlarla değerlendirilir. Başvuru türü, vize memuruna sunulan evraklar, başvuran kişinin mesleği, yaşı ve hatta adı/soyadı, karar aşamasında önemli rol oynar. Ancak hepsinden daha da önemlisi, vize dosyasına bakan memurun o anki ruh halidir. Vize evrakları ne kadar düzenli ve kuvvetli olursa olsun, vize memurunun ruh hali iyi değilse, vize almak çok zor olabilir. Ya da tam tersi, evraklar ne kadar yetersiz ve gereksiz olursa olsun, vize memurunun ruh hali iyi ise, vize almak çok kolay olabilir.

Haksızlıklar her yerde olduğu gibi, vize başvurularında da oluyor. Örneğin, birebir aynı dosyalarla vizeye başvuran iki kişiden biri vizeyi alırken, diğeri red alabiliyor. Üstelik aynı vize memurundan.

Son 1 aydır, Türkiye’den Ankara Anlaşmasına başvuracak bir müvekkilimizin evraklarıyla boğuşmaktayım. Ancak, müvekkilimizden her evrak istediğimde, “ama internette farklı evrak isteniyor” veya “falanca arkadaşım da vizeye başvurmuştu, kendisiyle konuştum bana çok farklı tavsiyelerde bulundu” şeklinde itirazlarıyla karşılaşıyorum.

İnternette yazılanlara baktığımda, akılla izah edilemeyecek, o kadar çok yorumlarla karşılaşmaktayım ki, o yorumları yazan kişilerin gerçek olduğu konusunda şüphelerim oluyor. Hayatlarında bir kez vizeye başvurup, şansıyla vizeyi aldıktan sonra, vize konusunda uzman kesilmelerini şaşkınlık ve hayretle izlemekteyim.

İnternette araştırılma yapılmasına karşı değilim ancak sanal ortamda yazılı her bilginin doğru olmadığının bilinciyle bu araştırılmanın yapılması, sanal dünyadan değil de gerçek kişilerden ve uzmanlardan alınacak bilgilere güvenilmesi gerektiğinin altını çizmek istiyorum.


Tamer Ulay

Tamer Ulay, İngiltere ve Avrupa Birliği göçmenlik hukuku uzmanı olarak, Londra merkezli Garth Coates Göçmenlik Hukuku firmasında yönetici dosya uzmanı görevini sürdürmektedir. Bu blog sitesinin yöneticileri ve yazarlarından biri olarak, göçmenlik yasalarında olan değişiklikleri, vizelerde yaşanan sorunları ve İngiliz göçmenlik mahkemelerinin kararlarını bilgisayar ekranlarınıza taşıyor. Sektörde yaklaşık 30 yılı aşkın deneyimiyle sadece İngiltere'ye yönelik göçmenlik başvurularına değil, aynı zamanda başta Portekiz ve Yunanistan olmak üzere, Kıbrıs, İtalya ve İspanya'da gerçekleştirilen altın vize ve yerleşim başvurularına da yanıt vermektedir. Tamer Ulay, aynı zamanda AB ve Karayip Adaları'ndaki oturma izinleri ve çifte vatandaşlık programlarına odaklanan Coates Global firmasının üst düzey yöneticisi ve iş geliştirme direktörüdür. 'Vizesiz Dünya' blog sitesi hakkındaki eleştiri ve yorumlarınızı, Avrupa Birliği ülkeleri ve İngiltere'ye yönelik göçmenlikle ilgili taleplerinizi Tamer Ulay ile paylaşmaktan çekinmeyin. İletişim: Email: tamerf@garthcoates.com Whatsapp: +44 791 612 05 44