Uzun zamandır evlilik vizeleri konusunda, geçtiğimiz Mart ayında yapılan mahkeme kararının nasıl sonuçlandığı konusunda sorular almaktayım. Sıklıkla yaşadığım zaman sorunumdan ötürü bu konuya daha önce değies ailenememiştim ancak kısaca bu konuya değinmemde yarar var, zira aylardır eşini ve çocuklarını İngiltere’ye getirmek üzere bekleyen, hatta beklemekten sıkılan ve aile hayatı bitmek üzere olan binlerce kişi var.

Herşey, 2 yıl önce Home Office’in yani İngiltere İçişleri Bakanlığı’nın, eş ve çocukları kapsayan evlilik vizelerinde, yıllık en az 18,600 sterlin kazanç elde edilmesini zorunlu kılan değişikliği yasalaştırmasıyla başladı. Yasa, İngiltere vatandaşı veya ülkede süresiz oturum izni olanların, ülke dışındaki eşlerini İngiltere’ye getirebilmesi için en az 18,600 sterlin gelir elde etmelerini zorunlu kıldı. Eşi dışında çocuklarını da getirmek isteyenler için, yıllık kazanç en az 22,400 sterlin’e çıkıyor ve ilk çocuktan sonraki her çocuk için bu rakam çocuk başına 2,400 sterlin artıyor.

Yasa değişikliğinden sonra, eş ve çocuklarını İngiltere’ye getirmek isteyen, ancak yeterince kazanamadıkları için vize başvuruları red edilen bazı kişiler adına, Anayasa Mahkemesi olarak adlandırılabilecek Supreme Court’da, yasanın iptali için dava açılmak isteniyor. Ancak, Anayasa Mahkemesinin bu davaya bakabilmesi için, dava açmak isteyenlere, bir ön mahkemenin (yüksek mahkeme) izin vermesi gerekiyor. Bu izni, geçtiğimiz Temmuz ayında yüksek mahkeme yargıcı, tarafları dinledikten sonra veriyor. İznin çıkması, taraflara Anayasa Mahkemesine giderek, yasanın iptali için dava açılmasına olanak tanıyor. Bu arada, mahkeme kararından sonra, Anayasa Mahkemesinin kararına kadar, evlilik vizesine başvuranlara, mali nedenlerden ötürü red verilmeden, vize başvuruları beklemeye alınıyor.

İçişleri Bakanlığının resmi rakamlarına göre, 2013 Temmuzundan bugüne 350o civarında dosya, mali yetersizlikten dolayı red verilmeden, Anayasa Mahkemesinin kararı için beklemeye alınmış durumda. Bu dosyalar arasında düzinelerde Türk vatandaşının eş ve çocuklarının yaptıkları vize başvuruları da var ve son aylarda bu vatandaşlarımızdan dava sonucu hakkında çok sayıda email ve telefon almaktayım.

Yüksek mahkemenin dava açılmasına yeşil ışık yakmasından sonra, taraflar Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunuyorlar. Anayasa Mahkemesi duruşması 4-5 Mart 2014’de tarafların katılımıyla gerçekleşiyor. Mahkemeye katılanların ifadesine göre, her iki taraf da, duruşmaya çok iyi hazırlanmış. Home Office yani bakanlık avukatları, yasanın zorunluluğuna ve İngiltere parlamentosunun hükümranlığına işaret ederek, yasayı savunurken, vizeleri red edilenlerin avukatları, insan hakları ve mantığa aykırı olduğunu öne sürerek yasanın iptalini istiyorlar.

Duruşma öncesinde, Anayasa Mahkemesinde dava açılmasına yeşil ışık yakan hakimin gerekçelerini okuduğumda, Anayasa Mahkemesindeki duruşmanın kısa süreceğini ve en fazla 2 hafta içinde karar vereceğini tahmin etmiştim. Ancak, bakanlık avukatlarının savunmalarını incelediğimde, yanıldığımı anladım. Home Office avukatları, olayı çok inceden hesaplayarak savunmalarını yapmışlar. Geliri düşük olanların suçlara karışma ihtimallerini gerçek güncel rakamlarla ortaya koymuşlar ve vizenin ruhu olan kamu fonlarının heba edilmesinden bahsetmişler. Gerçekten de, yılda 18,600 sterlinden az kazananların aile geçindirmeleri oldukça güç görünüyor ve bu insanların kamu fonlarına yük olma risklerinin yanısıra, hayatta kalabilmek için yasa dışı işlere bulaşma riskleri de bulunuyor.

Öte yandan, vizeleri red edilenlerin avukatları da gayet iyi hazırlanmışlar. Yasanın, sadece başvuran kişi veya sponsorlarının mali güçleri ile sınırlı olmasının anlamsızlığına yer vermişler. Peki, mali geliri olmamasına rağmen, tanıdıklarının yanında kalabilecek olanlara veya mali gücü yüksek birinden karşılıksız yardım alacaklara da red verilmesinin gerekçelerini yasa nasıl açıklayabilecek?

Tarafların ortaya sürdükleri gerekçeler mantıklı ve kabul edilebilir standartlarda. Bu yüzden mahkeme yargıçlarının karar vermeleri oldukça uzun zaman alacağı çok açık. Mart ayından bugüne, 3 ayı aşkın zamandır bir karara varılamadı ve bir kaç ay daha karar verilebileceğini pek sanmıyorum.

Ayrıca, karar verilse dahi, nasıl bir karar olursa olsun, kaybeden tarafın kararın iptali için yüksek mahkemeye gideceğine neredeyse kesin gözüyle bakıyor. Savunmalara ve şu ana kadar geçen zamana bakılırsa, bu davanın en az bir kaç yıl daha süreceğini söylemek yanlış olmayacak.

Bu durumda, vizesi kabul edilmeyip, anayasa mahkemesinin kararını bekleyenlerin gelirlerini arttırarak yeniden başvuruda bulunmaları tavsiye edilebilir.


Tamer Ulay

Tamer Ulay, İngiltere ve Avrupa Birliği göçmenlik hukuku uzmanı olarak, Londra merkezli Garth Coates Göçmenlik Hukuku firmasında yönetici dosya uzmanı görevini sürdürmektedir. Bu blog sitesinin yöneticileri ve yazarlarından biri olarak, göçmenlik yasalarında olan değişiklikleri, vizelerde yaşanan sorunları ve İngiliz göçmenlik mahkemelerinin kararlarını bilgisayar ekranlarınıza taşıyor. Sektörde yaklaşık 30 yılı aşkın deneyimiyle sadece İngiltere'ye yönelik göçmenlik başvurularına değil, aynı zamanda başta Portekiz ve Yunanistan olmak üzere, Kıbrıs, İtalya ve İspanya'da gerçekleştirilen altın vize ve yerleşim başvurularına da yanıt vermektedir. Tamer Ulay, aynı zamanda AB ve Karayip Adaları'ndaki oturma izinleri ve çifte vatandaşlık programlarına odaklanan Coates Global firmasının üst düzey yöneticisi ve iş geliştirme direktörüdür. 'Vizesiz Dünya' blog sitesi hakkındaki eleştiri ve yorumlarınızı, Avrupa Birliği ülkeleri ve İngiltere'ye yönelik göçmenlikle ilgili taleplerinizi Tamer Ulay ile paylaşmaktan çekinmeyin. İletişim: Email: tamerf@garthcoates.com Whatsapp: +44 791 612 05 44