durusmasizBugün, Ankara Anlaşmasında red alan bir müvekkilimizin geçtiğimiz hafta sonuçlanan itiraz davasından bahsetmek istiyorum çünkü bloğumuzu takip edenlerin ezici bir çoğunluğunu ilgilendiren bir konu bu.

Yukarıda bahsettiğim müvekkilimizin itirazını değerlendiren mahkeme yargıcı, vize memurunun kararını uygun bulup, müvekkilimizin itirazını red etti. Mahkemenin bu kararı, bizim için sürpriz olmadı. Müvekkilimizin durumuna ve mahkemenin şaşırtıcı yorumlarına değinmeden önce, İngiltere’deki AIT – Asylum and Immigration Tribunal (İltica ve Göçmenlik Mahkemesi)’nin işleyişini açıklamakta yarar var.

Vize başvurusu Bakanlık tarafından red edilen ve sınır dışı edilme işlemlerine başlanan birinin bakanlığın red kararına itiraz etme seçeneği vardır. Appeal olarak adlandırılan bu itiraz işlemi, 2 türlü yapılabilir.

1- Paper Hearing, yani fiziki bir duruşma olmaksızın, sadece dosyadaki evraklar üzerinde hakimin karar vermesidir. Türkiye’deki yargıtay tetkik hakimlerinin, ellerindeki dosyayı karara bağlaması gibi bir durum söz konusu. Ne vizesi red edilen kişi ne de vizeyi red eden bakanlık avukatı mahkemede bulunmaz ve hakim tamamen dosya üzerinde yapılan savunmalara göre karar verir.

2- Oral Hearing, yani, tarafların mahkeme binasında hakimin önünde hazır bulunduğu ve kendilerini savunma şansının olduğu duruşmalardır. Hakim, hem vizesi red edileni dinler hem de bakanlık avukatını. Ayrıca bakanlık avukatı, vizesi red edilen kişiye, red nedenleriyle ilgili sorular sorar. Vizesi red edilen kişinin avukatı da, karşı savunmasını yapar. Hakim tüm tarafları dinledikten sonra kararını verir.

Oral hearing yani duruşmalı itiraz davaları, Paper hearing’e göre kesinlikle daha etkilidir.  Bu tartışma götürmez. Çünkü, mahkeme hakiminin zihninde olusan soru işaretlerini gerek vizesi red edilen kişi ve gerekse avukatı yanıtlama şansına sahiptir ve hakimin kararı genelde daha olumludur.

Paper hearing’de, duruşma olmadığı için, hakim sadece önündeki evraklara göre karar verir. Bazen binlerce sayfadan ibaret olan dosyayı hakimler anlamakta zorlanabilir. Duruşma olmadığı için anlamadığı yerleri soracak biri yoktur. Çoğunlukla hakimin gözünden kaçan evraklar vardır. Dolayısıyla, paper hearing’de ne kadar haklı olursanız olun, işiniz tabiri caizse şansa kalmıştır.

Yukarıda bahse konu olan müvekkilimize, Oral Hearing yani duruşmalı dava açmasını tavsiye etmiştim. Tüm ısrarlarıma rağmen, müvekkilimiz Paper Hearing’de ısrar etti. Ve sonuçta davayı kaybettik. 

Müvekkilimizin durumuna ve neden Home Office’de red aldığına da değinmek istiyorum.

Ankara Anlaşması vizelerine bakan Sheffield’deki vize memuru, müvekkilimizin şanssızlığına, bir başka birimden ECAA vizesi birimine geçici olarak gelen, deneyimsiz bir memurdu. Zaten bu memur, verdiği yanlış kararlar yüzünden, 3 ay sonra yeniden eski birimine gönderildi ancak, müvekkilimizin vizesi bir kez red edilmişti.

Memurun, vize red gerekçeleri şunlardı:

1- Müvekkilimizin yeterli parası olmadığını iddia ediyordu. Oysa, müvekkilimizin banka hesap ekstresini inceleseydi, hesabinda 30 bin sterlinin üzerine  bir birikiminin olduğunu görecekti. Bu miktarda bir para müvekkilimizin yapacağı iş için fazlasıyla yeterliydi.

2- Müvekkilimiz, IT yani Bilgisayar Tamir, Tasarım ve Programala işi yapacaktı. Memur, bu işin rekabet edilebilir bir iş olmadığını, çok sayıda kişinin bu işi yaptığını ve İngiltere’de bu işin başarısız olacağını iddia etti. Oysa durum tam tersi. Bizzat memurun çalıştığı İçişleri Bakanlığı web sitesi, IT ve Bilgisayar işi yapanların İngiltere’de en çok ihtiyaç duyulan işler arasında olduğunu yazıyor.

3- Müvekkilimizin IT konusunda uzman olmadığını iddia ediyordu. Oysa, müvekkilimizin Oracle ve Microsoft’dan aldığı uzmanlık sertifikaları tam tersini gösteriyor.

4- Müvekkilimizin iş planının çok yetersiz olduğunu ve çok detaylı bir analiz yapılmadığını iddia ediyordu. Oysa, Ankara Anlaşmasına başvuranların bırakın detaylı olmasını, hiç iş planı hazırlamasına dahi gerek yok. 1973 te geçerli olan göçmenlik yasasında, iş planı hazırlanması ile ilgili bir düzenleme bulunmuyor.

5- Müvekkilimizin bulduğu bir potansiyel müşterisi, Search Engine Optimisation (Web Optimizasyonu) servisinden yararlanacağını yazmasına rağmen, müvekkilimizin iş planında bu servisin olmadığını iddia ediyordu. Oysa, bu hizmet web tasarımı hizmeti içinde veriliyor ve bu anlamsız gerekçe, memurun internetten hiç anlamadığını ortaya koyuyor.

Memur, bir kaç tane daha önemsiz red gerekçesi sunmuştu.

Bu gerekçelerin hepsini çürütecek şekilde, Appeal (itiraz) davası açıldı. Ne yazık ki, Oral hearing değil, müvekkilimizin istediği şekilde, paper hearing (duruşmasız) dava açıldı.

Mahkeme hakiminin red gerekçelerini okuduğumda, maalesef, hakimin dava dosyasını yeterince incelemediğini farkettim. (Genelde Paper Hearing’lerde rastlanılan bir durum olduğu için, bu bizi şaşırtmadı tabii).

Hakim, vize memurunun öne sürdüğü gerekçelerde biri dışında müvekkilimizi haklı buldu. Yani, müvekkilimizin parası olduğunu, IT ve Bilgisayar işinin İngiltere’de para kazanılacak işlerden olduğunu ve konusunda uzman olduğunu kabul ediyordu ancak iş planının şu konularda yetersiz olduğunu düşünüyordu:

1- Hakim, müvekkilimizin kişisel giderlerinin mesela kirasının ve yemek giderlerinin ne olacağı belli değil diyor. Ancak bu bilgiler, bakanlık dosyasında, müvekkilimizin imzaladığı başvuru formunda var. Bu incelenmemiş.

2- İşinden para kazanana kadar, nasıl geçineceği belli değil diyor. Ancak, 30 bin sterlinlik bir parayı yeterli bulup, ardından nasıl geçineceğini sorması, hakimin kararında yanlışlık yaptığını gösteriyor.

3- İş planında 12 aylık tahmini gelir gider cetvelinde, aylık ne kadar parayı işinden çekip kişisel harcamalarına kullanacağı belli değil diyor. Ancak, iş planının son sayfasında, müvekkilimizin aylık 1200 sterlin parayı iş hesabından kişisel hesabına aktaracağı belirtiliyor. Hakim bu sayfayı yeterince incelememiş.

4- İş planında aylık tahmini gelirlerin nasıl hesaplandığı konusunda bilgi olmadığını dile getiriyor. Oysa, iş planında müvekkilimiz saatlik 30 sterlin ve günlük 400 sterlin ücret talep edeceğini belirtiyor. Bu ücretlerle, ayda 12 bin sterline kadar para kazanmak mümkün olmasına rağmen, müvekkilimiz, ayda 1500 – 3000 sterlin arasında kazanç sağlayacağını tahmin ettiğini planda yazıyor.

5- Müvekkilimizin para kazancının garanti olmadığı ve hiç bir müşterisiyle kontrat imzalamadığını öne sürüyor. Bu yorum en şaşırtıcı olanı. Ankara Anlaşmasına başvuranların, izin almadan iş kurmaları, iş görüşmeleri yapmaları ve kontrat imzalamaları mümkün değilken, hakimin bunu gerekçe göstermesi, Ankara Anlaşması vizesinden habersiz olduğunu gösteriyor. (Buna bazılarınız şaşırabilir, ancak bir çok duruşmada, mahkeme hakimlerinin Ankara Anlaşmasının kurallarını duruşma esnasında savunma avukatlarından öğrendiğini ve 1973 kurallarını duruşma esnasında okuyarak bilgi sahibi olduğuna bizzat şahit oldum. Bu zaten çok doğal, hakimlerin her kanun ve yönetmeliği ezbere bilmesi mümkün değil).

Hakimin yukarıda özetlediğim gerekçeleri, dosyayı doğru dürüst okumadan karar verdiğini ve özellikle 5. maddedeki gerekçeden, Ankara Anlaşması konusunda bilgisinin yetersiz olduğunu anlamak zor değil.

Ayrıca, red gerekçesinde hakim, yüksek mahkemenin bir kararına (the case of Akinci (paragraph 21 HC 510 – correct approach) [2012] UKUT 00266(IAC)) ve bu karardaki 21. maddeye  atıfta bulunuyor ve iş planında olması gerekenlerin müvekkilimizde bulunmadığını öne sürüyor. Oysa, aynı kararın 19. maddesi ise, iş planının zorunlu olmadığını dile getiriyor. Bir başka deyişle, hakim, kendi mahkeme kararına gerekçe kullandığı yüksek mahkeme kararını yanlış okuyup yorumluyor.

Bu mahkeme, eğer Paper Hearing değil de, Oral hearing olsaydı, öyle anlaşılıyor ki, müvekkilimiz davayı kazanacaktı. Çünkü hakimin yanlış yorum yapmasının önüne geçme şansı olunacak, evrakları kendisinin okuması yerine, bu evraklar kendisine okunacaktı.

Maalesef, bu müvekkilimizin durumu şimdi biraz daha zor. Öncelikle, üst mahkemeye gidilmesi için izin alınması gerekiyor. Bu mahkeme kararıyla, müvekkilimizin haksızlığa uğradığı kesin olmasına rağmen, üst mahkeme izninin alınması için, hakimin kararında çelişkili ifadelerin olması gerekiyor. Yani, üst mahkemeye izin verecek olan bir başka yargıç, sadece çelişkili ifade olup olmadığına bakacak. Bir başka ifade ile yargıç, müvekkilimizin mahkemesinin gerekçeli kararında çelişkili ifade bulamazsa, ne kadar hatalı yorum yapılırsa yapılsın, üst mahkemeye gidilmesine izin vermeyecektir.

Kıssadan hisse. Umarım hiç bir zaman mahkemeye gitmek zorunda kalmazsınız. Ancak başınıza böyle bir durum gelirse, siz siz olun, mutlaka duruşmalı yani ORAL HEARING seçeneğini seçin ki, müvekkilimizin başına gelen sizin de başınıza gelmesin.


Tamer Ulay

Tamer Ulay, İngiltere ve Avrupa Birliği göçmenlik hukuku uzmanı olarak, Londra merkezli Garth Coates Göçmenlik Hukuku firmasında yönetici dosya uzmanı görevini sürdürmektedir. Bu blog sitesinin yöneticileri ve yazarlarından biri olarak, göçmenlik yasalarında olan değişiklikleri, vizelerde yaşanan sorunları ve İngiliz göçmenlik mahkemelerinin kararlarını bilgisayar ekranlarınıza taşıyor. Sektörde yaklaşık 30 yılı aşkın deneyimiyle sadece İngiltere'ye yönelik göçmenlik başvurularına değil, aynı zamanda başta Portekiz ve Yunanistan olmak üzere, Kıbrıs, İtalya ve İspanya'da gerçekleştirilen altın vize ve yerleşim başvurularına da yanıt vermektedir. Tamer Ulay, aynı zamanda AB ve Karayip Adaları'ndaki oturma izinleri ve çifte vatandaşlık programlarına odaklanan Coates Global firmasının üst düzey yöneticisi ve iş geliştirme direktörüdür. 'Vizesiz Dünya' blog sitesi hakkındaki eleştiri ve yorumlarınızı, Avrupa Birliği ülkeleri ve İngiltere'ye yönelik göçmenlikle ilgili taleplerinizi Tamer Ulay ile paylaşmaktan çekinmeyin. İletişim: Email: tamerf@garthcoates.com Whatsapp: +44 791 612 05 44