Gelecekle ilgili planlar yapan bir insanın hayatının, bir başka insanın dudakları arasında olduğu durumlardan biridir vize başvuruları. Sadece tek bir memurun EVET veya HAYIR demesi ile hayatınızın şekli bir anda değişir. Sadece bir hayır, bütün umutların ve gelecek planlarının alt üst olması demektir.

Meslek hayatımda bu tür durumlarla çok sık karşılaşmaktayım. Sadece bir EVET veya HAYIR, tüm hayatın akışını birden bire değiştiriyor.immigrationlaw

Her zamanki gibi örneğimi Ankara Anlaşması dosyalarına bakan memurlarla vereceğim. 1971 göçmenlik yasasının, göçmenler lehine olan çok açık kurallarına rağmen, bazı memurlar, bizzat kendileri kanun hazırlayıcı gibi davranıp, hukuku ayaklar altına almaya devam ediyorlar. Sadece hukuksuz değil, aynı zamanda mantıksız kararlar vererek, insan hayatlarını alt üst etmeye çalışıyorlar. Elbette, hukuku aynen uygulayıp tarafsız karar veren memurlar var ancak hukuku görmezlikten gelip, red vermek için bahaneler hatta yalanlar üreten memurlar da var.

Örneğin, Ankara Anlaşması dosyalarına verdiği red kararlarıyla ünlü bir memur, 1971 göçmenlik yasasında olmayan belge ve dökümanlar ve ek koşulları kendi kafasında yaratıp, red verme yoluna gidiyor. Meslektaşlarım, hangi memurdan bahsettiğimi çok iyi anlamışlardır. Bu memur, bir müvekkilimden Turk Nufus Cuzdanını istedi. Pasaportunu başvuruda veren birinden neden nufus cuzdanı istenebileceğini, ne ben, ne müvekkilim ne de başka hukukçular halen anlayabilmiş değil.

Aynı memur, bir başkasından hem Lise hem de Universite diplomalarını istedi. Üniversite mezunu olan biri, zaten aynı zamanda Lise mezunu olmuyor mu? Başvurusu ile hiç bir ilgisi olmadığı halde hem lise hem de üniversite diplomasını istemek, nasıl bir mazaretle açıklanabilir. Kaldı ki, Türk eğitim sisteminde, Lise diplomaları Üniversiteler tarafından alındığından, müvekkilim sadece üniversite diploması verebilecek durumda olduğundan, bunu bahane edip, red gerekçesi olarak kullanmak hangi mantıkla açıklanabilir?

Kusura bakmasın ama yine aynı memur, bir başka müvekkilimden, son 8 yılın vergi levhasını istemişti. Vergi levhaları sadece son 3 yılı kapsadığından ve önceki vergi levhaları yenileri ile değiştirildiğinde vergi dairesince alıkonulduğundan, hangi vicdanla müvekkilimizden 8 yılın vergi levhasını temin etmesi beklenebilir?

Aynı memurun, mahkeme kayıtlarına geçmiş olan ve sadece hakimleri değil, aynı zamanda bizzat home office avukatlarını da hayretler içinde bırakan kararlarından birine burada yer vermek istiyorum. Ki bu şekilde, nasıl bir insanla karşı karşıya kaldığımızı anlayabilirsiniz.

Mekan ve zaman değişikliği yaparak kararı aynen şu şekilde Türkçeye çevirmek mümkün:

1995 yılından beri, Bodrum’da Akdeniz restaurantta garson olarak çalıştığını söylüyorsun. SSK kayıtlarına baktığımda, işveren il kodunun 48 olduğunu gördüm. Bu kod, Muğla iline ait. Bodrum buranın bir ilçesi. Dolayısıyla 48 kodu işverenin bodrum’da olduğunu onaylıyor. Aynı zamanda, İstanbul’daki konsolosluktan Türkçe bilen birine, Bodrum’daki Akdeniz restaurantı arattırdım. İşveren, senin 1995’ten beri yanlarında çalıştığını teyit etti. Dolayısıyla, sen Bodrum’daki bu işveren yanında çalışıyor olamazsın, yalan beyanda bulunman iyi huylu olmadığını ve dolayısıyla 1971 göçmenlik yasasından yararlanamayacağını ortaya koyuyor. Bu yüzden başvurunu red ediyorum.

Yukarıdaki satırları okuyup da bir anlam veremeyenler, yanılmasınlar. Biz de anlam veremedik. Mahkeme hakimi ve hatta Home Office avukatı da anlam veremedi. Bir yandan yaptığın araştırmaların müvekkilimizin doğru söylediğini ortaya koyacak, bunu aynı zamanda İstanbul konsolosluğu da onaylayacak ama bu yazdıklarını unutup, müvekkilimizi yalan söylemekle itham edip, vizesini red edeceksin.

Daha da gülüncü, yine bu aynı memurun yaptığı ve geçen ay bloğumda yazdığım rezalet ötesi red gerekçesi. Ankara Anlaşmasına başvuran birine, ön yargılı red verdiğinin kesin delili olan bakanlık içi yazışmayı, yanlışlıkla başvuran kişinin evrakları arasında unutmuştu. Bu yazışmada, “Ben bu arkadaşa nasılsa red vereceğim, ne evrak getirirse getirin, red gerekçesi üretin ki adam gibi işimizi yapalım” anlamına gelen ifadeler vardı ve bu bile tek başına, bu memurun işine o anda son verilmesi için yeterliydi.

Ancak hayır. Home Office, halinden memnun ki, bu ve buna benzer memurları halen iş başında tutuyor. Onca mahkeme kararının bu memur aleyhine sonuçlanması, memurun davranışlarında tek bir değişikliğe bile neden olmuş değil henüz.

Mahkeme kayıtlarına baktığımda, kendi şahsımda, bu memurun kendi müvekkillerime verdiği tüm red kararları, 4 kişi ile sınırlı ve bu 4 kişinin de vizelerini, açtığım davalardan sonra, kazandığımız mahkeme kararlarıyla aldık.

Benim sadece 4 müvekkilime red vermiş olması, bu memurun az red verdiğini göstermiyor. Ortalık, bu memurun red verdiği insanlarla dolu. Bir iddiaya göre, Ankara Anlaşmasında redlerin %70’i bu memurun kaleminden çıkıyor. Ve daha da ilginci, bu memurun verdiği redler öyle veya böyle mahkeme kararlarıyla iptal ediliyor. Olan, mahkeme ve duruşma masraflarını karşılayan İngiliz vergi mükelleflerine ve boşuna zaman ve para harcayan Türkiyeli Ankara Anlaşması başvuranlarına oluyor. Ve Home Office, anlamsız ısrarla bu memuru yerinde tutmaya devam ediyor.

Ortalıkta, kötü niyetli memurlar dışında, gerçekten iyi niyetli  memurlar da var. Red verilebilecek dosyalara, insiyatif kullanarak olumlu kararlar veren memurlara çok rastladım. Görevini, tam bir tarafsızlık ve adalet anlayışıyla yapan bu memurlara saygı duymamak elde değil.


Tamer Ulay

Tamer Ulay, İngiltere ve Avrupa Birliği göçmenlik hukuku uzmanı olarak, Londra merkezli Garth Coates Göçmenlik Hukuku firmasında yönetici dosya uzmanı görevini sürdürmektedir. Bu blog sitesinin yöneticileri ve yazarlarından biri olarak, göçmenlik yasalarında olan değişiklikleri, vizelerde yaşanan sorunları ve İngiliz göçmenlik mahkemelerinin kararlarını bilgisayar ekranlarınıza taşıyor. Sektörde yaklaşık 30 yılı aşkın deneyimiyle sadece İngiltere'ye yönelik göçmenlik başvurularına değil, aynı zamanda başta Portekiz ve Yunanistan olmak üzere, Kıbrıs, İtalya ve İspanya'da gerçekleştirilen altın vize ve yerleşim başvurularına da yanıt vermektedir. Tamer Ulay, aynı zamanda AB ve Karayip Adaları'ndaki oturma izinleri ve çifte vatandaşlık programlarına odaklanan Coates Global firmasının üst düzey yöneticisi ve iş geliştirme direktörüdür. 'Vizesiz Dünya' blog sitesi hakkındaki eleştiri ve yorumlarınızı, Avrupa Birliği ülkeleri ve İngiltere'ye yönelik göçmenlikle ilgili taleplerinizi Tamer Ulay ile paylaşmaktan çekinmeyin. İletişim: Email: tamerf@garthcoates.com Whatsapp: +44 791 612 05 44