YaziEylül ayındaki blog yazımda, İçişleri Bakanlığı görevlilerinin İngiltere’den yapılan başvuruların incelenmesini 6 haftada  tamamlayacaklarına dair söz verdiklerinden bahsetmiş, ancak ilerleyen haftalarda, bu sözü doğrulayacak işaretleri bulamadığımı belirten yeni bir blog yazısı yayınlamıştım. Gerçekten de, Mayıs ayı içinde İngiltere’den Ankara Anlaşmasına başvuru yapanların halen var olduğunu düşünürsek, bekleme süresinin -en azından bazı başvuranlar için- bakanlığın kendi hedef limiti olan 6 ayı geçtiği gerçeğiyle karşı karşıya kalıyoruz.

Önümüzdeki Noel tatili ve yeni yıl arasını da düşündüğümüzde, korkarım ki, bekleme süresi 8 ayı zorlayacak gibi görünüyor.

Gecikmeye neden olarak, sadece bir memurun dosyalara bakması gösterilebilir. Bu memurun, günde 2-3 dosya inceleyip karar verdiğini ancak bir günde ortalama 5 yeni başvuru yapıldığını düşünürsek, Ankara Anlaşması dosyalarına bakan memur sayısı arttırılmadığı sürece, bekleme süresinin giderek artacağını belirtmek yanlış olmayacaktır.

İngiltere’den Ankara Anlaşmasına başvuranların, 6 ay gibi bir süre beklemelerinden kaynaklanan bazı huzursuzluklar da olmuyor değil. Bazı başvuranlar kendi danışman veya avukatlarına artık güvenmediklerini dile getirmeye başladılar bile. İtiraf etmem gerekir ki, bu kadar uzun süre beklemiş olsam, sanırım ben de aynı şüpheleri taşırdım. Ancak, işin içinde bizzat olan biri olarak, bu bekleme sürecinde danışman ve avukatların yapabilecekleri herhangi zorlayıcı olanak olmadığını belirtmem gerekiyor. Tabii, bütün Ankara Anlaşması başvurucularının bir araya gelip, kabul edilebilir bekleme sınırlarının çok üstünde bekletilmeye zorlandıklarını ifade ederek, yüksek mahkemeye başvurmaları iyi bir seçenek olacaktır. Ancak, Türklerin bu tür zorluklarda örgütlenip, toplu hareket etmelerini yıllardır sağlayamayan biri olarak, bunun çok uzak bir ihtimal olduğunu belirtmem gerekiyor. Hemen her başvuran, grup hareket etme yerine, kendi çıkarını ön plana aldığı için, binlerce kişi içinde toplu dava açmaya yanaşacak 10 kişiyi bulmak bile mucize olacaktır.

Belki de, Türklerin bu dağınık ve organize olmayı beceremeyen özelliklerini bildiklerinden, İçişleri Bakanlığı görevlileri de ellerinden geldiğince dosyaları ağırdan alarak inceleme yoluna gitmeyi tercih ediyorlar. Nasılsa, kendilerine bu gereksiz beklemenin nedenini sorgulayacak birileri olmayacak. Belki de bu şekilde, insanları uzunca bir süre bekleterek, başvurularını geri çekmelerini sağlamak istiyorlar.

Gerçekten de geçtiğimiz hafta içinde arayan bir müvekkilimiz bana, “karar vereceklerse versinler, vermeyeceklerse başvurumu geri çekeceğim” demişti. Bu şekilde yaklaşarak, İçişleri Bakanlığı görevlilerinin “lütfen başvurunu çekme, biraz bize zaman ver, herşeyi zamanla yoluna koyacağız” diyeceklerini ümit ediyor olabilir, ancak bakanlık özür dilemek yerine hemen dosyayı ve sınır dışı edilme yazısını hazırlayacağına şüphe edilmemelidir.

Şu anda, başvurular tamamen durmuş değil, ancak çok ağır ilerliyor. Günde en fazla 2-3 dosyanın sonuçlanması, bekleme süresinin daha da uzayacağı anlamına geliyor ki, bu durumda belki Ankara Anlaşmasına başvuracakların Türkiye’den başvuru alternatifini düşünmelerinde yarar olacaktır. Zira, Türkiye’den yapılan başvurularda ortalama bekleme süresi sadece 2-3 hafta.

Herşeye karşın, İçişleri Bakanlığı’nın Ankara Anlaşmasına bakan birimi, yeni memurlarla takviye edeceğine dair ümitlerimi yitirmiş değilim. Bu satırları yazdığım anda bile, yeni memurların işbaşı yapmış ve dosyalara bakmaya başlamış olabileceklerini veya her an böyle bir olasılığın söz konusu olduğunu belirtmem gerekiyor.


Tamer Ulay

Tamer Ulay, İngiltere ve Avrupa Birliği göçmenlik hukuku uzmanı olarak, Londra merkezli Garth Coates Göçmenlik Hukuku firmasında yönetici dosya uzmanı görevini sürdürmektedir. Bu blog sitesinin yöneticileri ve yazarlarından biri olarak, göçmenlik yasalarında olan değişiklikleri, vizelerde yaşanan sorunları ve İngiliz göçmenlik mahkemelerinin kararlarını bilgisayar ekranlarınıza taşıyor. Sektörde yaklaşık 30 yılı aşkın deneyimiyle sadece İngiltere'ye yönelik göçmenlik başvurularına değil, aynı zamanda başta Portekiz ve Yunanistan olmak üzere, Kıbrıs, İtalya ve İspanya'da gerçekleştirilen altın vize ve yerleşim başvurularına da yanıt vermektedir. Tamer Ulay, aynı zamanda AB ve Karayip Adaları'ndaki oturma izinleri ve çifte vatandaşlık programlarına odaklanan Coates Global firmasının üst düzey yöneticisi ve iş geliştirme direktörüdür. 'Vizesiz Dünya' blog sitesi hakkındaki eleştiri ve yorumlarınızı, Avrupa Birliği ülkeleri ve İngiltere'ye yönelik göçmenlikle ilgili taleplerinizi Tamer Ulay ile paylaşmaktan çekinmeyin. İletişim: Email: tamerf@garthcoates.com Whatsapp: +44 791 612 05 44