Hatırlanacağı üzere, 2015’de İngiltere parlamentosu vize sisteminde yer alan APPEAL (mahkemede itiraz) hakkını kaldırmış ve bu yasal düzenlemeden diğer vize türlerinin yanısıra Ankara Anlaşması vizesinde olanlar da etkilenmişti. Ancak, bu değişikliğin Ankara Anlaşması’nın ‘değiştirilemez’ ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle, Türk toplumundan ciddi tepkiler gelmiş ve vizesi red edilen bazı Türkler, mahkeme hakkı ellerinden alınmasına rağmen, birincil düzey itiraz mahkemelerinde (FTT-First Tier Tribunals) dava açmaya devam etmişlerdi.

İçişleri Bakanlığı, Administrative Review süreci ile Ankara Anlaşması’nda bir hak ihlali olmadığını ısrarla savunmakta. Onlara göre, 1971 yasasında hiç bir değişiklik yapılmadı. Yapılan değişiklik adli süreçle ilgili olan 2002 göçmenlik yasasının 82(1) ve 84. bentlerinde yapılıyordu. Yani, Ankara Anlaşmasının ruhuna dokunulmadığı, sadece vizesi red edilenlere verilen mahkeme hakkı yerine yeni bir hak tanındığı iddia ediliyor.

APPEAL davalarına bakan birinci düzey mahkemelerde (First Tier Tribunals) konuyla ilgili emsal kararlar alındı. FTT, Ankara Anlaşması’nda olan Türklerin bu haklarının ellerinden alınmasının, ADMINISTRATIVE REVIEW sürecinin tarafsız olamayacağı gerekçesiyle Türkleri haklı buldu. Bunun üzerine İçişleri Bakanlığı, üst mahkemede (Upper Tribunal) bu karara itiraz etti ancak bu mahkemede Türkler yeniden haksız ve İçişleri Bakanlığı da haklı bulundu. Yani, Türklerin APPEAL hakkının olamayacağına üst mahkeme hükmetti.

Üst mahkemenin verdiği bu karar sonrasında, birincil düzey mahkemede karar için bekleyen 120’ye yakın Ankara Anlaşması itiraz dosyası, iki ayrı mahkemenin iki farklı karar vermesinden dolayı, daha yüksek bir makam olan Yüksek mahkemede (HIGH COURT) dava açmış olan bir başka Türk vatandaşının kararını beklemeye başladı.

Cam silme işi üzerinden Ankara Anlaşması ile İngiltere’de bulunan C.A. adlı bir Türk vatandaşının açtığı davaya bakan Yüksek mahkeme yargıcı Holman J., Türklerin mahkeme haklarının ellerinden alınamayacağına ve C.A.’nın vize red dosyasının yeniden incelenmesi gerektiğine hükmetti. Tabii, tahmin edileceği üzere İçişleri Bakanlığı hem vize kararı hem de mahkeme hakkı ile ilgili yargıcın verdiği kararlara, İngiltere’nin en üst düzey mahkemesi olan Court of Appeal’da itiraz etti. İtiraz dosyasına bakan ara mahkeme, bakanlığa sadece mahkeme hakkı ile ilgili konuda itiraz etmesine izin verdi, vize reddi ile ilgili itiraza izin vermedi. İşin zaten ilginç tarafı da burada başladı.

C.A.’nın vize reddinin yeniden incelenmesi anlamına gelen bu karar sonrasında, bakanlık ile hukuki savaşa aynı kararlılıkla devam etmeyeceği açık. Vizesini bir şekilde aldıktan sonra, çok pahalı olan mahkeme sürecinde – kendisini artık ilgilendirmeyen ancak diğer Türklerin yararına olabilecek olan bu hukuki süreci tek başına aynı kararlılıkla devam etmeyeceğini anlamak zor olmayacaktır. Zaten bunu tek başına C.A’dan beklemek haksızlık olur.

Sonuçta, Court of Appeal yani İngiltere’nin en yüksek mahkemesi, 3 kişilik yargıç heyetinin oybirliği ile Türklerin APPEAL hakkının kaldırılmasının Ankara Anlaşması’na aykırı olmadığına 5 Aralık 2018’de görülen duruşmada hükmetti. Mahkemenin verdiği bu karara itiraz edilmediği için Ocak ayında kesinleşti. Yani, Türk vatandaşlarının can simidi olan APPEAL hakkı tamamıyla ellerinden alındı.

Mahkemelerin işleyişi konusunda yeterli bilgisi olmayan bazı okurlarımız, APPEAL hakkı ile yerine getirilen ADMINISTRATIVE REVIEW (İdari İnceleme) hakkı ve Judicial Review yoluyla mahkemelerde hakların sorgulandığını düşünerek bu kararın çok önemli olmadığını düşünebilir. Açıklamak gerekirse:

ADMINISTRATIVE REVIEW, bir yargı süreci değildir. Bir vize memurunun verdiği red kararının bir başka vize memuru tarafından incelendiği idari bir süreçtir. Bu süreçte, red edilen bir vize dosyasının onaylanmasının neredeyse imkansız olacağını tahmin etmeniz zor olmayacaktır. Gerçekten de, her 3000 itiraz dosyasından sadece 2’si olumlu sonuçlanmaktadır. Bu da ADMINISTRATIVE REVIEW sürecinin etkili olmadığını açıkça göstermektedir.

APPEAL mahkemesi yerine JR mahkemesine gitme hakkı halen var. Ama JR sürecinde vize departmanı yerine İngiltere Devleti doğrudan mahkemeye verildiği için JR dosyalarına bakan UPPER TRIBUNAL (ÜST MAHKEME) maliyetleri onbinlerce sterline mal olabilmekte ve daha uzun bir süreci içermektedir.

Kısacası, APPEAL haklarının Türk vatandaşlarının elinden bütünüyle alınması, son derece olumsuz bir gelişmedir. Bu karar ile Ankara Anlaşması’nda olanların dosyaları vize memurlarının insafına daha fazla terkedilmiştir. APPEAL hakkı ellerinden alınan Türk vatandaşlarının dosyalarında tek seçeneğin pahalı olan JR süreci olduğunu bilen memurlar kararlarında biraz daha acımasız olabilecekler.

İlgili mahkemenin karar metni: https://www.bailii.org/ew/cases/EWCA/Civ/2018/2875.html


Tamer Ulay

Tamer Ulay, İngiltere ve Avrupa Birliği göçmenlik hukuku uzmanı olarak, Londra merkezli Garth Coates Göçmenlik Hukuku firmasında yönetici dosya uzmanı görevini sürdürmektedir. Bu blog sitesinin yöneticileri ve yazarlarından biri olarak, göçmenlik yasalarında olan değişiklikleri, vizelerde yaşanan sorunları ve İngiliz göçmenlik mahkemelerinin kararlarını bilgisayar ekranlarınıza taşıyor. Sektörde yaklaşık 30 yılı aşkın deneyimiyle sadece İngiltere'ye yönelik göçmenlik başvurularına değil, aynı zamanda başta Portekiz ve Yunanistan olmak üzere, Kıbrıs, İtalya ve İspanya'da gerçekleştirilen altın vize ve yerleşim başvurularına da yanıt vermektedir. Tamer Ulay, aynı zamanda AB ve Karayip Adaları'ndaki oturma izinleri ve çifte vatandaşlık programlarına odaklanan Coates Global firmasının üst düzey yöneticisi ve iş geliştirme direktörüdür. 'Vizesiz Dünya' blog sitesi hakkındaki eleştiri ve yorumlarınızı, Avrupa Birliği ülkeleri ve İngiltere'ye yönelik göçmenlikle ilgili taleplerinizi Tamer Ulay ile paylaşmaktan çekinmeyin. İletişim: Email: tamerf@garthcoates.com Whatsapp: +44 791 612 05 44