tony-blair012006 yılında İçişleri Bakanlığı hukukçulara düzenlediği bir resepsiyona katılmıştım. Resepsiyonda, Başbakan Tony Blair, İngiltere vize sistemiyle ilgili yaşanan kargaşadan yakınarak, yeni bir vize sistemine geçeceklerini açıkladı. Buna göre, tüm İngiltere vizelerinde ‘puanlama tabanlı’ vize sistemi uygulanacaktı. Şaşırmıştım. Zira bu vize sorunlarına bir çözüm değil, daha büyük problemlere kapı aralamaktı. Yaşadığım şaşkınlıkla birlikte sorunların daha da içinden çıkılmaz hale geleceği endişesine kapıldım.

O gün hislerimde yanılmamışım.

Dev bir bütçe ile çalışan, İçişleri Bakanlığı hukuk uzmanlarının akıllara ziyan sisteminin, gelecekte nelere mal olacağını hesap edememelerini bir hukukçu olarak idrak edemiyordum. O gün, bu sistemin daha büyük sorunlara davetiye çıkaracağı ve durumu daha da kötüleştireceğine inanmaya başladım. Özellikle de vize memurlarının ‘Puanlama tabanlı’ vize sistemi ile birlikte inisiyatif hakkını yitirmeleri bu inancımı giderek arttırdı. Çünkü, vize memurlarının etkisini kaybetmesi demek, İngiltere’ye giriş yapacak kişilerin niteliğinin dikkate alınmaması, isteyen herkesin rahat bir şekilde elini kolunu sallayarak ülkeye giriş yapması demekti. Bu da bazı riskler taşıyordu.

‘Puanlama tabanlı’ vize sistemi, 2007 yılında sisteme dahil edildiğinde tüm kaygılarımın, ne kadar haklı olduğumu gördüm.

Bu tarihten itibaren, İngiltere’ye giriş yasaklılarından tutun da defalarca sınır dışı edilmişlere, hırsızlardan katillere kadar pek çok yasa dışı suça karışmış kimseye değin, herkes kolayca vizesini alıp İngiltere’ye giriş yaptı. Vize memurları mı? Daha önce defalarca ret verdikleri sabıkalı kişilere çaresizce vizelerini vermek zorunda kaldılar.

TIER 1, 2, 4 veya 5 olarak bilinen ‘puanlama tabanlı’ vize sistemini hazırlayan hukukçu ekip, öyle bariz hatalar yaptı ki onlara hukukçu demeye gönlüm elvermiyor. Bu ekip, bugün karşımıza çıkan aşılması güç bir sorunlar yumağı bıraktı.

‘Puanlama tabanlı’ sistemin henüz başladığı dönemlerdi. Karşılaştığım ve dinlediğim her vize memurundan adeta bin ah işitiyordum. Hepsi de çaresizlikten ve maymun yerine konulmaktan şikayetçiydi. Hatta bir memur bana, daha önce defalarca reddettiği eski bir mahkuma vize vermek zorunda kaldığından yakınış ve mahkumun kendisiyle alay eder gibi nasıl vize aldığını anlatmıştı.

‘Puanlama tabanlı’ vize sistemine başvurmak aslında çok basitti. Örneğin TIER 4 öğrenci vizesinde; bankada 28 gün süreyle çok küçük bir miktar (3 bin TL) para yatırmak ve İngilizceyi başlangıç düzeyinde konuşmak yeterliydi. Başka da bir şart aranmıyordu. Fakat  sistemin sağladığı bu kolaylıktan vatandaşlar pek haberdar değildi. Bunu fark eden vize mafyası, daha önce defalarca vizesi ret edilen garibanları dolandırdı. Her bir kişiden en az 5 bin sterlin alarak, haksız kazanç elde ettiler. Oysa vatandaşlar kendileri başvursa bu kadar para ödemeden yine vize alabilecekti. Dil kursundan başlangıç düzeyinde İngilizce dil sertifikası ve bankada 28 gün bekletilmiş bir miktar parası olan herkes halihazırda vize alma hakkına sahipti.

Vize Simsarları işi daha da profesyonel hale getirip, dil kursu sertifikaları için de farklı bir dolap çevirdi. Özellikle, Aksaray, Maraş, Antep gibi göç veren şehirlerde yüksek meblağlarla dil kursları açtılar. Kişi başı en az 2000 sterlin alarak herkese İngilizce dil sertifikası verdiler.

Bu mafyalar yüzünden 3 ay içinde, 40 bine yakın sakıncalı kişiye de vize aldı.

Vizelerin bu kadar kolay olduğu dönemlerde, bana Türkiye’den çok sayıda telefon geliyordu. Telefonda, öğrenci vizesi için aldığımız danışmanlık ücreti soruluyordu. Bizim normal ücretimiz 500 sterlin olmasına rağmen, hemen hemen herkes vize simsarcılarına gidip 10 bin sterline kadar para ödüyordu. İnsanlar ucuza vize alamayacaklarına bir kez inandırılmışlardı. Bu yüzden tasını tarağını satıp bu dolandırıcılara binlerce sterlin para kaptırıyorlardı.

Yıllarca vize alamamış kişiler için, ‘puanlama tabanlı’ vize sistemi çok sevindiriciydi elbette. Fakat yadsınamayacak bazı gerçekler de var.  Bu şekilde pek çok vize mafyası milyoner olurken, İngiltere’ye girmemesi gereken, Afrika’dan, Uzak Doğudan ve Güney Amerika’dan hırsızlar, katiller ülkeye akın etti. Bugün, başta Londra olmak üzere birçok İngiliz kentinde suç oranı yükseldi, uyuşturucu yaygınlaştı ve insanlar evden çıkmaya korkar hale geldi.

Hükumet, olayın vahametini anladığında ise çok geç olmuştu… Vizeleri iptal edemediler ancak, sistemi zorlaştırmakla işe başladılar. Önce, İngilizce dil sınavında bir takım değişikliklere gidildi. Dil seviyesi ‘başlangıç’ seviyesinden ‘orta Seviyeye’ getirildi.  Daha sonra ise telefonda dil seviyesi testine başlandı. Ancak bununla da baş edilemedi ve tekrar vize memuruna inisiyatif verilerek, vizeyi ret etme yetkisi getirildi.

Sonuç itibari ile yeniden en başa geri dönüldü…

Ancak, ortalıktaki katil ve hırsızlar halen Londra sokaklarında güvenliği tehdit ediyor. Hükumet ise bunun acısını, suçlu-masum olmaksızın tüm göçmenlerden çıkarıyor. Göçmenlerin hakları birer birer elinden  alınıyor. Önce, sudan sebeplerle vizeleri ret etmeye başladı, daha sonra göçmenlerin NHS Sağlık sisteminden ücretsiz yararlanması engellendi, şimdi de ‘appeal’ yani vize reddinde mahkeme hakları ellerinden alınıyor ve ev kiralamaları güçleştiriliyor.

Tecrübesiz hukukçu ve hırslı politikacıların ürünü olan bu başarısız sistem nedeniyle, bugün tüm masum göçmenler, birçok sıkıntıyla karşılaşıyor. Her geçen gün hayat şartları biraz daha zorlaştırılıyor.  Şayet bu sistem hiç olmamış olsaydı, masum göçmenler bu ülkede daha rahat yaşayacak ve bu kadar sıkıntı ile mücadele etmek zorunda kalmayacaktı. Şimdi haksızlıklara karşı her zamankinden daha güçlü bir mücadeleye hazır olmalıyız.


Tamer Ulay

Tamer Ulay, İngiltere ve Avrupa Birliği göçmenlik hukuku uzmanı olarak, Londra merkezli Garth Coates Göçmenlik Hukuku firmasında yönetici dosya uzmanı görevini sürdürmektedir. Bu blog sitesinin yöneticileri ve yazarlarından biri olarak, göçmenlik yasalarında olan değişiklikleri, vizelerde yaşanan sorunları ve İngiliz göçmenlik mahkemelerinin kararlarını bilgisayar ekranlarınıza taşıyor. Sektörde yaklaşık 30 yılı aşkın deneyimiyle sadece İngiltere'ye yönelik göçmenlik başvurularına değil, aynı zamanda başta Portekiz ve Yunanistan olmak üzere, Kıbrıs, İtalya ve İspanya'da gerçekleştirilen altın vize ve yerleşim başvurularına da yanıt vermektedir. Tamer Ulay, aynı zamanda AB ve Karayip Adaları'ndaki oturma izinleri ve çifte vatandaşlık programlarına odaklanan Coates Global firmasının üst düzey yöneticisi ve iş geliştirme direktörüdür. 'Vizesiz Dünya' blog sitesi hakkındaki eleştiri ve yorumlarınızı, Avrupa Birliği ülkeleri ve İngiltere'ye yönelik göçmenlikle ilgili taleplerinizi Tamer Ulay ile paylaşmaktan çekinmeyin. İletişim: Email: tamerf@garthcoates.com Whatsapp: +44 791 612 05 44