Vizesiz Dünya

Ankara Anlaşmasında ortaklık yapmak sorun olmaya devam ediyor

shutterstock_95578162Birleşik Krallık’ta, Ankara Anlaşmasına dayalı ECAA vizesi ile kurulu bir işe ortak olmak, sağlam dayanaklar olmadığı sürece sorun olmaya devam ediyor.

İçişleri Bakanlığı memurları, hali hazırda faaliyette bulunan işyerlerindeki ortaklık başvurularında, 2013’e kadar sorun çıkarmadan onay vermekteydiler. Bunun en belirgin nedeni, ortaklık için ne tür belgelere ihtiyaç duyacakları konusunda eğitim almamış olmarıydı. Faaliyette olan işlere ortak olmak isteyenlerden, basit bir ortaklık sözleşmesi istenmekle yetiniliyordu.

Kurulu işlere ortak olarak Ankara Anlaşması vizesi almak, bir çok başvurana kolaylık sağlıyordu. Hali hazırda kurulu ve kar eden bir iş olduğu için, zarar etme riski çok düşüktü ve kolaylıkla kalıcı oturuma doğru ilerlenebilirdi. Ancak başvuranlar arasında ciddi başvurucular olduğu kadar, esneklikten yararlanıp İngiltere’ye bir şekilde yerleşmek amacında olanlar da vardı. Örneğin, Londra’daki amcasının cafe’sine kendini ortak olarak gösterip, hem vatandaşlığa giden yolda ilerlemek hem de çalışma izni formalitesine girmeden, amcasına işyerinde yardımcı olmak isteyenler oldu.

Her şey bir ihbar ile başladı. Bir başvuranın gerçekte ortak olmadan yakın akrabasının dükkanına ortak gibi gösterilerek vize aldığı ihbarı, İçişleri Bakanlığına ulaştı. İşte bu aşamada, memurların aklı başına geldi. Ortaklık sözleşmesi, iki kişi arasında imzalanan göstermelik bir belge olabilirdi ancak gerçek ortaklıklarda en önemli gösterge, dükkanın yasal kira kontratında ve tapu kayıtlarında da bu ortaklığın görünmesi gerekirdi. İngiltere yasalarına göre, bir işyerine ortak olunduğunda, ortakların isimleri kira kontratı (lease agreement) ile birlikte tapuya kaydedilmeliydi. 2013’ten itibaren bakanlık görevlilleri, bu belgeleri istemeye başladılar ve ciddi ortaklıklarla-sözde ortaklıklar teker teker belli olmaya başladı.

Başvuranların yüzde doksanına yakınının, gerçek ortaklık olmadığı ortaya çıktı. Zira, bu ortaklıkların hiç biri tapuya bildirilmemişti. Daha da kötüsü, bu ortaklıkların neredeyse tamamı Türk asıllı işyeri sahipleri ile yapılmıştı ve çok daha kötüsü, ortak alan ile ortak olan arasında yakın akrabalık bağı söz konusuydu. Bu akrabalık bağı, baba-oğul veya abi-kardeş düzeyine kadar inmekteydi.

2014 son baharında, Ankara Anlaşmasına bakan içişleri bakanlığı birimi, Sheffield’den Liverpool’e taşındığında, dosyalara yeni memurlar bakmaya başladılar. Bu yeni memurlar da, tıpkı eski memurların ilk yıllarda yaptığı hataları tekrarlayarak sadece ortaklık anlaşmasını yeterli buldular. Ta ki, geçtiğimiz aya kadar.

Şu an itibarıyla, ortaklık başvurularında tapu kaydı istenmesi memurlarca alışkanlık haline getirilmiş durumda. Bunun yanısıra, ortakların uyrukları ve akrabalık dereceleri de sorgulanıyor. İşyerine ortak olunduğunda, tapu kaydının yapılmaması artık ciddi red nedenlerinden görülüyor. Ayrıca, ortakların neden ortak oldukları, işyerinin neden bir ortağa ihtiyaç duyduğu, ortak olan kişinin işyerinin gerçek değeri üzerinden mi yoksa düşük bir rakam üzerinden mi ortak olduğu gibi detaylar da incelenmekte.

Her zaman altını çizmekte yarar buluyorum. Ankara Anlaşması vizesi, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına verilmiş bir ayrıcalıktır. Ancak bu ayrıcalığın suistimal edilmemesi çok önemlidir, zira yapılan sahte ortaklıklar, ciddi niyetli olan kişileri de etkilemektedir. Bu suistimaller mutlaka son bulmalıdır. Aksi halde, Ankara Anlaşmasına başvuran herkesin potansiyel sahtekar olarak görülmesine neden olacaktır.

Exit mobile version